22 Ekim 2024 Salı   

Necmettin Sönmez / Sonart Yön. Kur. Bşk. / Üretim Kanadı

SEÇİM SONRASI EKONOMİ

 

Merhabalar saygıdeğer Paşavizyon okurlarım.
Yaşanan genel seçimden sonra Türkiye uzun zamandan beri görmediği kadar yüksek bir vergi patlaması yaşadı. Bunun doğal sonucu olarak da dövizde de birçok ekonomistin öngördüğü gibi aşırı artışlar yaşandı. Her zaman olduğu gibi bunun acısını, fedakârlığını yine halka yüklediler. Seçim öncesi yapılan haberler, verilen sözler zam müjdeleri olarak bize geri döndü maalesef. Motorlu Taşıtlar Vergisi bir defaya mahsusen yüzde yüz artırıldı. Deprem bölgelerine yapılacak yardımlar buradan karşılanacakmış. Yirmi beş yıla yakın bir zamandır toplanan deprem vergisi ne oldu? Hiç soran yok. Fonda ne kadar para birikmiş idi ne kadar nereye harcandı soran yok. Bunun hesabını vermeye de kimse yanaşmıyor. Bu çeşit bilgilere ulaşımı da yasaklıyorlar. Yüzde yüz artan vergiden sonra halkta herhangi bir tepki bile yok. Vergilerini düzgün ödeyen sade vatandaş hiç itirazsız yine vergisini ödüyor. Fakat bu vergileri ödemeyen milyonlarca vergi borçları silinen şirketlerin vergi borçları niçin silindi bunu araştıran sorgulayan yok.
Bu kadar duyarsız tepkisiz bir toplum olduk anlaşılır gibi değil. Bir zamanlar, ABD savaş gemisine tepki gösteren gençlik şu anda ülkenin toprakları fabrikaları Araplara satılırken gençlikte tık yok. Hatta bu olayları alkışlayan bir çoğunluk bile var. Seçimden sonra yeni hükümet oluşturulurken ekonomiden sorumlu Bakan ve ekibi bizleri ümitlendiren isimlerdi. Fakat uygulamaları, göreve geldiklerinde söyledikleri gibi şeffaf ve realiteden uzak oldukları görüldü. Çünkü anlaşılıyor ki müdahale ediyorlar, rahat çalışmalarına, gerekeni yapmalarına izin verilmiyor. Açıklar sadece vergiler artırılarak kapatılmaya çalışılıyor. Halktan tasarruf yapması beklenirken kamuda savurganlık artarak devam ediyor. Sarayın bütçesi misli misli arttırılıyor. Eski dönemlerde Cumhurbaşkanlığı köşkü Çankaya, (şimdi Sarayın müştemilatı bile daha şatafatlı) da çok iyi hatırlıyorum eskiyen perdelerin bile değiştirilmesi olay olmuştu. Şu andaki Sarayın günlük masrafları 80-90 milyonu geçiyor. Böyle bir düzenin uzun süre sürdürülebilmesi mümkün değil. Herkes aklını başına toplasın ülkemizin yarını hiç parlak değil. Ekonomileri gelişmemiş fakat yine de bizi kıskanan ülkelerde internetten rahatlıkla herhangi bir engel olmadan bütün Bakanlıkların bütçelerini takip edebiliyorlar. Yani halkın vergileriyle bakanlıklara teslim edilen paraların nereye harcandığını takip edebiliyorsun.
Bizde devlet kurumlarının hesaplarını kontrol eden Sayıştay raporlarına ulaşım engelleniyor. Bu ne demek biliyor musunuz? Ben sizin paranızı istediğim yere harcarım, size de hesap vermek zorunda değilim.
 Maliye bakanımız kamuda tasarrufa gidilecek diyor. Tasarruftan kastettiği nedir? Bu kalemler nelerdir? Önceki harcama ne kadardı da şimdi ne kadara indiriliyor? Hiçbir açıklama ve program yok. Zaten vatandaş da böyle bir tasarrufun olmadığını görüyor. Şu andaki makam arabalarının sayısı, o araçları üreten ülkelerdeki makam araçlardan yirmi yirmibeş kat daha fazla. Bizim gibi dış ticaret açığı her geçen yıl katlanarak artan bir ülke için çok büyük bir lüks. Bu bahsettiğimiz ülkeler ki eğitimde sanayide, tarımda, bütün problemlerini halletmiş ülkeler. Temsilden tasarruf yapılmaz diyoruz ama eğitimden tasarruf yapmaya çalışıyoruz, tarımdan tasarruf yapmaya çalışıyoruz. Öğretmene bir kuruş daha az maaş verebilmek için görüşmeler haftalarca sürüyor. Buğdaya, pamuğa, fındığa fiyat belirlerken üreticinin canını çıkarıyoruz. Üreticiyi de bıktırınca yüzbinlerce hektar üretim arazisi boş kalıyor. Maalesef hiçbir şeyi tam anlamıyla dört dörtlük yapamıyoruz. Sadece yapar gibi davranıyoruz, sanki dostlar bizi işte görsünler diye.
 Sanayicilerin durumu içler acısı. Dövizin kısa zamanda aşırı artışından kaynaklanan işletme sermayesi yetersizliği, bankaların döviz musluklarını tamamen kapatmaları, verenlerin de yüzde elli altmış bandında bir oran vermeleri, bunlar yetmiyormuş gibi bir de E.Y.T mağdurlarının tazminatlarından doğan hesapta olmayan bir finansman açığını ortaya çıkması. Ham madde, enerji ve işçilikteki artıştan dolayı artan maliyetler sebebiyle beliren fiyat arttırımları sonucunda da ihracatın durma noktasına gelmesi. Sanayici kaderi ile baş başa bırakılmıştır. Maalesef Türkiye’nin getirildiği durum bu.
İnşallah iyi günler ilerdedir. Bu ümit ile devam etmeye çalışıyoruz. Daha iyi günlerde görüşmek ümidi ile. Hoşça kalın sağlıkla kalın, Allaha emanet olun.

Tarih: 16 Ağustos 2023 Çarşamba    Hit: 1603




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol