21. yüzyılın ‘’Hitleri’’ olarak tanımlanan İsrail Başbakanı Netanyahu, İsrail ordusunun Gazze’ye yönelik kara harekatına hazırlandığını açıklarken; "Hamas'a karşı Yeşaya kehanetlerini göreceğiz" ifadelerini kullandı. Bu sözler dünya basınında geniş yer buldu ve üzerine analizler yapıldı. Peki, "Yeşaya kehanetleri" nelerdir?"
Soykırım suçlusu İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Yeşaya kehanetlerine atıf yaptığı konu, “Yahudi Krallığı” ve sözde vaat edilmiş toprakları içeriyor.
Yahudi geleneğin kutsal kitapları arasında yer alan Tanah’ta, Peygamberlerden Yeşaya; "Yahudilerin krallığı" yıkılsa da, daha sonra büyük bir İsrail devleti kurulacağı kehanetinde bulunuyor.
Siyonizmin “Büyük İsrail” idealini kapsayan bu inanıştaki coğrafya; Tevrat metinlerinde; “Mısır Irmağı’ndan Fırat Irmağı’na kadar uzanan topraklar" olarak tasvir ediliyor.
Tanımlanan ve inanılan bu topraklar günümüzde Başta Türkiye olmak üzere Filistin, Lübnan, Ürdün, Suriye ve Irak devletlerinin bir bölümünde veya tamamında yer almakta.
Yukarıda anlatıldığı gibi Yahudi krallığının yıkılması durumunda yeniden bir İsrail devletinin kurulacağı kehaneti 1948 yılında gerçekleşti. Bu inanca sahip Siyonistlerden, bazısına göre 74, bazılarına göre 76 yıl içinde, yeniden kurulan İsrail devleti kendi inançlarına göre vaat edilen toprakların tamamına sahip olmaması durumunda felaket ile karşılaşacağına inanmakta. Bu sebep ile 74. yıla inanan bazı Yahudiler kehanet gerçekleşmediği için Kanada’ya kaçmışlardır. 2024 yılı, İsrail devletinin kuruluşunun 76. yılı.
İnsan Hakları Mahkemesi tarafından gıyabında yargılanıp‘’soykırım’’ suçlusu bulunan Netanyahu, sözde insan hakları ve demokrasinin en büyük savunucuları batı ülkelerinin şahitliği ve her türlü yardımı ile bir yılı aşkın bir süredir, elli binin üzerinde içlerinde çocuk, kadın, hastane, ibadet yerlerinde de sığınan masum Filistinliyi katletti.
Suriye devletine ait olan Golan tepelerinde kimin yaptığı belli olmayan aslında olan bombalama sonrası gözünü Lübnan devletine dikti. Lübnan’ın başkenti Beyrut dahil diğer Lübnan şehirlerini de Gazze’de yaptığı soykırımın benzerini uygulamaya koydu.
Sözde demokrasi, insan hakları ve uluslar arası hukukun temsilci ülkeleri yine seyretmeye devam ediyor.
Bu arada İsrail’e İran tarafından yapılan füze saldırısında yine bizim içimizde ulusal medyada yer alan sözde en ufak olayda medya üzerinden ortalığı ayağa kaldıranların da üç maymunu oynadıklarını görüyoruz. Hatta İsrail’e yapılan füze saldırısında neredeyse üzülen sözde gazetecileri görüyoruz.
Bütün bunlar yaşanırken anamuhalefet partisi neler yapıyor?
Hani Atatürk ilkelerinden sözde taviz vermeyen muhalefet partimiz.
Atatürk tarafından tarif edilen Misak-ı Milli Sınırlarımız belli iken, bu sınırlara göz diken malum siyasi parti ile hala işbirliği içinde. Bu siyasi partinin sırtını dayadığı terör güçlerinin İsrail devletinin arzuladığı bölge için her türlü terör eylemini yapmaya çalışan terör odaklarına cephe alamayan anamuhalefet partimiz.
Filistin Devlet Başkanının TBMM de yaptığı konuşmada yer almayan parti lideri, “neden yer almadınız” sorusuna “ben Gazze’ye gideceğim” sözünü verdiğinden beri kaç ay geçti.
29 Ekim’de Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 101. yılını hep beraber kutlayacağız. Uyan Türkiyem...