Türkiye de enflasyon ile birlikte barınma sıkıntısı giderek artıyor. Eylül ayı verilerine göre 10 ildeki ortalama kira fiyatları asgari ücretin üzerinde çıktı. Dar gelirli nasıl barınacak. Türkiye de son yıllarda tavan yapan kira fiyatları halkın belini bükmeye devam ediyor.
Yüzde 25’lik kira zam sınırının kaldırılması ve yeni eğitim öğretim yılının başlamasıyla birlikte kiralar daha da artarken ekonomik krizin yükü altında ezilen halk yaşanabilecek bir daireye erişmekte büyük sıkıntı yaşıyor. Geçtiğimiz yıllarda hızla artan konut kiraları getirilen yüzde 25 tavan zam oranına rağmen durmak bilmemişti. Yasa fiiliyatta büyük oranda uygulanmazken kiracı ile ev sahibi davaları da mahkemeleri doldurdu. 1 Temmuz da son verilen uygulama ile artık kira zamları yıllık enflasyona göre belirleniyor. Gayrimenkul değer ölçme sitesinin verilerinden yapılan derlemeye göre Türkiye de Eylül ayında 10 ilde kira fiyatları ortalaması asgari ücreti geride bıraktı. Ortalama kira artışı son 1 yılda yüzde 46 olarak hesaplanırken ülke genelindeki kira ortalaması ise 19 bin 479 TL olarak ölçüldü.
Türkiye de konut kiralarının (100 metrekare) en pahalı olduğu 10 ilin listesi şu şekilde oluştu. 1. İstanbul 24 bin 900 TL, 2. Muğla 24 bin 200TL, 3. İzmir 21 bin 600TL, 4.Çanakkale 21 bin 400TL, 5. Antalya 18 bin 800TL, 6. Aydın 18 bin 500TL, 7. Edirne 18 bin 100TL, 8. Ankara 17 bin 100TL, 9. Bartın 17 bin 100TL, 10.Tunceli 17 bin 100TL.
Yapı denetiminde inşaat ustalarının da cezai sorumluluğu olsun
Yapı Denetim ve Deprem Mühendisliği Derneği Genel Başkanı Nazmi Şahin, depremlerde hasar gören ve yıkılan binalarda çalışan inşaat ustalarının da cezai yaptırıma tabi tutulması gerektiğini belirtti.
Birçok binanın zemin kaynaklı olarak yıkıldığını, zemin planlamasını yapanların da ceza sistemine tabi tutulması gerektiğini ifade eden Şahin, "Yani siz orada iki mühendisle bir müteahhit yargılayarak sistemi kurtaramazsınız. Planlamanın çok iyi yapılması lazım. Yanlış yapılan planlamalarda da cezai müeyyidenin gelmiş olması lazım." dedi.
Şahin, inşaatlarda şantiye şefinin mutlaka olması gerektiğini belirtti.
Şantiye şefinin inşaatın yapım aşamasında şantiye defterini tutmakla görevli olduğunu ifade eden Şahin, "Defaten toplantılar da yaptık ve biz önerimizde şantiye şeflerinin metrekare bazı gözetmeksizin birinci derece ve ikinci deprem bölgesindeki illerimizde olması gerektiğini, görevini icra etmesi gerektiğini beyan ettik. Daha sonra bununla ilgili toplantılar yapıldı. Bir düzenleme yapıldı ama bence yeterli değil. Çünkü şantiye şefi olmadan, tam zamanlı çalışmadan sistemi kurtaramazsınız." diye konuştu.
İnşaat ustalarının da cezai
sorumluluğu olmalı
Şahin, inşaat ustalarının da yaptıkları binalarla ilgili cezai sorumlulukları olması gerektiğini söyledi.
Depremler sonrası hiçbir ustanın yargılanmadığını dile getiren Şahin, "Hiçbir depremde usta yargılanmıyor. Çünkü cezai sorumlulukları yok. Yaptığı iş çok önemli ama bir mevzuatı yok. Düzce depremi, İzmir depremi, en son 6 Şubat depremleri, yargılanan usta yok. Yazdığımız deprem raporunda, odaların, üniversitelerin yazdığı deprem raporlarında, ya ikinci ya üçüncü madde hep işçilik hatasıdır. Peki bir hata var da yapan kişi neden yargılanmaz? Bunun da masaya yatırılması lazım" dedi.
Şahin, yapı denetim sisteminin de kendi içinde hatalarının olduğunu ifade etti.
Türkiye'deki 2 bin 500 yapı denetim firmasının 1999'dan bu yana 2 milyar metrekare bina denetlediği bilgisini veren Şahin, şunları kaydetti:
"6 bin 300 ceza kesmiş Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yapı denetime. Edirne'de 185 büro denetimi, 446 şantiye denetimi yapmış İl Müdürlüğü. Biz de denetlenen bir kurumuz. Biz müteahhit denetliyoruz ama bizi de bir üst kurum denetliyor. Bizde de cezai sistem var. Ustaların da ceza alması gerektiğini söylememdeki amaç buydu."