MEHLİKA SULTAN
Mehlika Sultan'a âşık yedi genç
Gece şehrin kapısından çıktı:
Mehlika Sultan'a âşık yedi genç
Kara sevdalı birer âşıktı.
…
Mehlika Sultan'a âşık yedi genç
Seneler geçti, henüz gelmediler;
Mehlika Sultan'a âşık yedi genç
Oradan gelmeyecekmiş dediler!..
YAHYA KEMAL BAYATLI
İnsanlar gizemin peşinden gitmeyi, onu konuşmayı ve ona yeni bilinmezler yüklemeyi çok sever. Bir çok masal, efsane ve destanlar büyük toplulukların ve devletlerin hayatına ışık tutup, gelecek nesillere aktarılan gizemli hayatların özeti niteliğindedir.
Türk devletlerinin her birisinin geçmişten günümüze kültürel ve sosyal yapısını anlatan ve bugüne taşıyan destanları vardır. Bu destanlar, savaş, afet, salgın, güldürücü olaylar ve kahramanlık üzerine kurulabilir. Aynı zamanda eleştiri, dönemin sosyal olayları olağanüstü ögelerle harmanlanarak verilebilir. Kısacası destanlar oldukça geniş konuları ele alır. Âşık edebiyatında birçok halk ozanı gördükleri geçirdikleri zorluklar veya güzellikler neticesinde ya da anonim olarak bildikleri destanları derleyerek birçok eser meydana getirmişlerdir.
Kısaca bu destanları hatırlamak gerekirse:
Oğuz Kaan Destanı , Alp Er Tunga Destanı, Şu Destanı, Ergenekon Destanı, Bozkurt Destanı, Yaratiliş Destanı, Göç Destanı, Türeyiş Destanı ve meşhur Manas Destanından bahsedebiliriz.
Son dönemde biz Türklerin en önemli destanı bizzat yaşayarak kanımız ve canımızla yazdığımız Kurtuluş ( Savaşı ) Destanıdır. Dünya üzerinde bir tek bağımsız Türk devletinin olmadığı bir dönemde özgür Türkiye Cumhuriyetini kuran aziz Türk Milleti, binlerce yıldır genlerimizde yer alan Büyük Türk(iye) idealini gerçekleştirmiştir.
Her biri farklı siyasi saiklerle hareket etse de, Kurtuluş destanının bütün aktörlerinin itici ortak gücü Büyük Türkiye İdeali idi…
Kazım Karabekir ile Mustafa Kemal’in siyasi düşünceleri farklı olmakla birlikte onları Kurtuluş savaşında bir araya getiren ortak payda bu idealdi.
Belirli kırılmalara rağmen 1980 yılına kadar bütün siyasi hareketlerin ve ideolojik akımların ortak hedefi Büyük Türkiye idi.
12 Eylül askeri darbesinden sonra oluşan siyasi ve sosyokültürel yapı ve 28 Şubat 1997 yılında yapılan postmodern darbe ile birlikte Türkiye, Büyük Türkiye İdealine savaş açıldığı günlere evrildi. Vatan sevdalılarının dışlandığı, yabancı devletlerin köleleri ve ajanlarının el üstünde tutulduğu bugünlerde; artık bir ideal arayışında olan insan sayısı gün geçtikçe azalmaktadır. Basit ırkçı tavırların öne çıkarıldığı ülkemizde, herkes bin yıllık masalımızı terennüm etmekten vaz geçme eğilimine girmiş bulunuyor. 100 yıl önce kanımız ve canımızla sınanarak yeniden yazdığımız BÜYÜK TÜRKİYE İDEALİNİ yaşatmak için sahte kahramanlardan ve hainlerden uzaklaşmak ve saflarımızı sıklaştırmamız gerekmektedir.
Yoksa bugünün şartlarında yeni bir destan yazmamız çok zor…