20 Haziran 2025 Cuma   

Ümit ALBAYRAK / Gazeteci Yazar / Yiğitçe

OBEZİTE: MODERN ÇAĞIN SESSİZ SALGINI

 

Dünya, tarihinin belki de en ironik sağlık krizlerinden birini yaşıyor: Obezite.
Bir yanda açlıkla mücadele eden milyonlar, diğer yanda fazla kilolarıyla boğuşan milyarlar. Dünya Sağlık Örgütü’nün verileri çarpıcı: Yaklaşık 7 milyar insanın yaşadığı gezegenimizde 2 milyar kişi fazla kilolu, yaklaşık 1 milyarı ise obez. Obezite, açlıktan daha fazla ölüme yol açan bir sorun haline geldi. Türkiye’de de durum farklı değil. Her 3 yetişkinden biri fazla kilolu, her 5 yetişkinden biri ise obez. Peki, bu noktaya nasıl geldik? Daha da önemlisi, bu gidişatı nasıl tersine çevirebiliriz?
Obezite, sadece estetik bir mesele değil; sağlığı tehdit eden, kronik ve karmaşık bir hastalık. Tip 2 diyabet, kalp hastalıkları, kemik sağlığı sorunları, üreme problemleri ve hatta bazı kanser türleri… Hepsinin riskini artıran bir düşman. Üstelik yaşam kalitesini de derinden etkiliyor; hareket etmek zorlaşıyor, uyku kalitesi düşüyor, günlük yaşam bir mücadele alanına dönüşüyor.
Bilim ve teknoloji, bir yandan bize bol kalorili yiyeceklere kolay erişim sağlarken, diğer yandan hareketsiz bir yaşam tarzını adeta dayattı. Arabalar, asansörler, hazır gıdalar… Hepsi modern çağın konforu, ama aynı zamanda obezitenin gizli tetikleyicileri.
Kendi hikayem de bu tablonun bir yansıması. Yıllardır fazla kilolarımla mücadele ediyorum. Diyetisyene gittiğim dönemlerde 20 kilo verdiğim oldu. Ama ne zaman ideal kiloma ulaşsam, eski yeme alışkanlıklarıma geri döndüm ve verdiğim kiloları birkaç yılda geri aldım. Neden? Çünkü diyet bir süreç, ama yaşam tarzı değişikliği kalıcı bir irade gerektiriyor. Kontrol altında olduğumda kiloma dikkat ediyorum, ama özgür bırakıldığımda eski alışkanlıklarım galip geliyor. Bu, sadece benim hikayem değil; milyonlarca insanın yaşadığı bir döngü.
Sorunun köklerinden biri hareketsizlik. Çocukluğumuzu düşünelim: Sabahtan akşama sokakta oynar, futbol maçları yapar, bisiklet sürer, koşu yarışmaları düzenlerdik. Şimdiki çocuklar ise ellerinde telefonlar, tabletler; sokaklar onlara yabancı. “Ağaç yaşken eğilir” atasözü boşuna söylenmemiş. Çocuklarımıza sporu sevdirmeliyiz. Spor, onların hayatının ayrılmaz bir parçası olmalı. Bizler belki teknoloji çağında izleyici konumuna düştük, ama onların aynı kaderi paylaşmasına izin vermeyelim.
Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın 81 ilde başlattığı program, bu mücadelede umut verici bir adım. Sağlık personeli, meydanlarda, parklarda, kamusal alanlarda vatandaşların vücut kitle indeksi (VKİ) ölçümlerini yapıyor, fazla kilolu bireyleri tespit ederek Sağlıklı Hayat Merkezleri ve Aile Sağlığı Merkezleri’ne yönlendiriyor. Diyetisyen desteği, beslenme danışmanlığı ve takip hizmetleri… Bunlar, obeziteyle mücadelede bireyleri yalnız bırakmamak için atılmış değerli adımlar. Ama asıl değişim, bireysel farkındalık ve kararlılıkla mümkün.
Sağlık harcamaları katlanarak büyüyor, çünkü obeziteye bağlı hastalıkların tedavisi ciddi bir yük. Bu yüzden hepimize düşen görev var: Daha az ekran, daha çok hareket. Daha az hazır gıda, daha çok sağlıklı beslenme. Çocuklarımıza rol model olalım; sporu, hareketli bir yaşamı onların hayatlarının merkezi haline getirelim. Unutmayalım, sağlık bir seçimdir ve bu seçimi yapmak için hiçbir zaman geç değil.
Bugün, kendimiz ve geleceğimiz için bir adım atalım. Çünkü sağlıklı bir yaşam, sadece bireylerin değil, toplumların da geleceğini şekillendirir…

Tarih: 20 Mayıs 2025 Salı    Hit: 1707




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol