27 Nisan 2024 Cumartesi   

YENİ TÜRKİYE VE ORTADOĞU

YENİ TÜRKİYE VE ORTADOĞU
 

Genelde ortadoğu özelde İsrail-Filistin ilişkileri üzerine bir çok çalışması ve yazısı bulunan Gazeteci-Yazar Fatih Tezcan, ‘Yeni Türkiye ve Ortadoğu’ başlıklı söyleşilerinden birini Bayrampaşa’ya taşıdı. 
Bayrampaşa Belediyesi Mehmet Akif Kültür Merkezi’nde düzenlenen söyleyişiye, Bayrampaşa Belediye Başkan Yardımcısı Yalçın Sırakaya, meclis üyeleri, AK Parti Bayrampaşa İlçe Başkanı Kemal Oğuz Kıdıl, Kadın Kolları üyeleri, Gençlik Kolları üyeleri, partililer ve Bayrampaşa Belediyesi Gençlik Meclisi üyeleri katıldı.
Tezcan söyleşi sırasında Bayrampaşa Belediye Başkan Yardımcısı Yalçın Sırakaya’nın ve katılımcıların sorularını yanıtladı. Tezcan ayrıca, Fatihtezcanbayrampaşada hastag’i ile sosyal medya üzerinden gelen soruları da yanıtladı.
Tezcan, söyleyişide Türkiye ve komşu ülkelerle olan ilişkileri ve Ortadoğu’daki sosyal ve siyasi durumları konuştu.
Fatih Tezcan söyleşide, Türkiye’nin bölgede güçlenmesinin ve Yeni Türkiye olgusunun bazı ülkeler tarafından çekilemediğini ve İran’ın ‘Büyük İran’ kimliği oluşturmaya çalıştığını belirterek, “İran bunları artık saklamıyor, en üst düzey devlet ağızlarıyla ilan ediyor. Onlara göre İran kültür coğrafyası, Çin sınırından Hint alt  kıtasına, Kuzey Kafkasya'dan Basra Körfesi'ne ulaşan coğrafyayı kapsıyor. Yani Türkiye ve Suriye de, Büyük İran Sınırları dahilindeymiş... Cilvegözü ve Reyhanlı saldırılarını İran-Suriye istihbaratlarına değil de Türk hükümetine, İHH’ya, El Kaide’ye ihale etmeye çalışan yazarları ve sosyal medya piyonlarını hatırlayın.‘Türkiye’nin Suriye’de ne işi var!’ veya ‘Suriye’yi İran’a verelim gitsin!’ veya ‘Sıfır sorun dediler, Dış politikayı batırdılar’ propagandalarını hatırlayın... Bu arada İran’ın bu harita beyanı, sadece küstah bir kaos planının değil, aynı zamanda İran’ın müslümanları, Çeçenistan’da Rusya’ya, Afganistan’da ve Irak’ta ABD’ye neden yem ettiğinin de itirafıdır. Söz konusu İran ve Şia ise, Araplar, Türkler ve Sünnilik ‘bazı farklılıklar’ şeklinde geçiştirilmesi ve pasifize edilmesi gereken unsurlardır. Yani esas olan İran’dır. Türkiye veya Suriye veya herhangi bir yer farketmez, çizdiğimiz Büyük İran Sınırları’ndaki her ülke için bu böyledir. Eğer bir kişi, kurum, örgüt veya devlet İran gibi düşünmüyorsa bir kaç ihtimal vardır: Ya ateist ya El Kaideci ya IŞİD’çi ya Yeni Osmanlıcı ya Vehhabi ya Emperyalist ya da kuklasıdır. Dolayısıyla İran’ın da doğal hedefidir ve İran, bu noktadan sonrasında Suriye örneğinde görüldüğü gibi baskı, şiddet ve tecavüz veya Yemen örneğinde olduğu gibi ‘güdümlü darbe’ veya Türkiye örneğinde olduğu gibi ‘taşeron kaos’ ve ‘örtülü operasyonlar’ yoluyla hedeflerini çökertmekte ve teslim almakta haklı, hür ve kararlıdır. İran, İsrail’le düşman olduğunu iddia ediyor, ABD’ye ‘Büyük Şeytan’’ diyor ama maalesef bu bir oyun, yani gizli anlaşmaya dayanan danışıklı dövüş. 1.5 milyar müslüman Batı’nın oyununa geliyor. Ama İran Batı’nın oyununa gelmiyor. Ne ilginçtir ki, İran tarih boyunca asla Batı’yla savaşmamıştır. İran’ın ‘Esed’den asla vazgemeyeceğiz?’ diyor ama işin kötüsü aynı demeçlerin için de ‘Dostumuz, kardeşimiz Türkiye’ vurgusu da eksik olmuyor. Müslümanlar, Suriye’den sonra artık İran’ın hiçbir sözüne inanmıyor. Çünkü İran ‘kardeşim’ diyerek vuruyor. İran, Türkiye’nin ‘Yeni Türkiye’ iklimini asla kabul etmedi ve artık itiraf etmek ve hedef göstermek bir yana, Türkiye'yi 'nokta atışı' yapabilen ama ne hikmetse İdlib'e atılıp Türkiye'ye düşen yani 150-200 kilometre şaşıran füzeleriyle vurduruyor. Resmi net görmek gerekirse, İran, Sünni değil ama Sünnileri yönetmek istiyor! Arap değil ama Araplar’ı yönetmek istiyor! Türk değil ama Türkler’i yönetmek istiyor! Çünkü İran, Batı’yla ve İsrail’le yaptığı gizli anlaşmalara güvenerek, Büyük İran’ı kurmak istiyor. Irak ve Suriye'deki askeri varlığını önceleri reddeden İran, terör  örgütü IŞİD'in ortaya çıkmasından sonra ‘Kutsal mekanları ve türbeleri korumak, ülke ordularına ve gönüllü milislere askeri danışmanlık yapmak’ iddiasıyla bu bölgelerde asker bulundurduğunu da itiraf etmişti. Türkiye, 4 seneden beri Batı’ya ve Araplar’a ‘Suriye’yi kurtaralım’ demiştir. İran ve İsrail’in Araplar’a ve Sünniler’e bakışı tamamen aynıdır. Suriyeli müslümanlara ölüm kusan İran ile Filistinli müslümanlara ölüm kusan İsrail’in savaşması için hiçbir neden yoktur. Zira bu savaş, her iki ülkenin de ortak düşmanı olan Araplar’ın, Türkler’in ve Sünniler’in ‘işine gelecek’ bir durumdur. Bölgedeki İran-İsrail gerilimi İran’ın işine gelir; Zira Batı’ya karşı ‘İran tehdidi altındaki Batı ülkesi’ imajı çizerek devasa çapta ekonomik, askeri ve siyasi yardımlar alması, böylece Siyonist varlığını ve devletini tahkim etmesi için bu yapay gündem, eşsiz bir fırsattır” ifadelerini kullandı.


 

Tarih: 08 Ocak 2016 Cuma    Hit: 1685

Fotoğraflar
  • #
  • #
  • #
Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol