Cildin yaşlanmasının önemli nedenleri arasında genetik faktörler ve
çevresel koşulların olduğunu biliyoruz. Fakat beslenme ile bu durumu kendi
lehimize çevirebileceğimizi biliyor muydunuz?
Cilt kolajen ve elastin ile güçlü ve sağlıklı formunu korumaktadır bu
da beslenme ile desteklenebilmektedir. Bu besinler anti-aging besinler olarak
da bilinmektedir.
İlk önemli nokta da tabi ki de su tüketimidir. Cilt kuruluğunun
önlenmesinin yanında cilt bariyerinin güçlendirilmesi ile savunma sistemini
güçlendirmektedir.
Diğer önemli konu ise açlık süresinin uzatılması sağlığı iyileştirici
yönde yarar sağladığı ve yaşa bağlı morbidite riskini azalttığı fikrini
desteklemektedir. Açlık süresinin uzatılmasının oksidatif hasarı azalttığı, yaşama
oranını ve yaşlanmanın yavaşlatılmasını sağladığı çalışmalar ile bulunmuştur.
HANGİ BESİNLER ANTİ-AGİNG ÖZELLİĞİNİ
TAŞIR?
Havuç A vitamini içeriğinden dolayı cildin hem rengini düzenler, hem
de gençleşmesini sağlamaktadır.
Portakal içerdiği C vitamini ile deri dokusunun gelişmesini sağlamakta
yaşlanma etkilerine, kırışıklıklara karşı cildi korumaktadır. Kolajenin etkinliğini
artırmaktadır.
Kırmızı biber C vitamini ve B6 vitamini bakımından zengin olmakla
beraber içindeki karoten ile cilde ulaşan kan miktarını artırıp kırışıklıkları
önlemektedir.
Kereviz stresle savaşıp akne oluşumunu engellemektedir.
Avokado iyi bir B ve E vitamini kaynağıdır ve kırışıklık önleyicidir.
Omega-3 açısından zengin besinler cildin canlılığını korumaktadır.
Ceviz, fındık, badem, somon, keten tohumu, chia tohumu Omega-3 bakımından
zengin besinlerdir.
Zerdeçalın, hem yaşlanma sürecini yavaşlattığı hem de kanserden
koruyucu etkisinin olduğu saptanmıştır.
Polifenoller açısından zengin olan üzüm ve yeşil çay tüketilmelidir.
Ayrıca pek çok çalışmada D vitamini düzeyinin yüksekliği ile telomer
uzunluğu arasında doğru orantı olduğunu gösterilmektedir. Bu da D vitamini
düzeyi yeterli olan bireylerin diğerlerinden daha geç yaşlandıkları anlamına
gelmektedir.
Yaşlanmayı geciktiren bir diğer önemli vitamin ise koenzim Q10’dur.
Bir yandan DNA hasarından korur, bir yandan da kalp ve kas sağlığı için
gereklidir. Koenzim Q10 kaynakları; az yağlı kırmızı et, yer fıstığı, brokoli,
karnabahar, somon balığı ve ringadır.
Bu besinlerin dışında; tuzlu yiyeceklerden kaçınılmalı, alkol, çay ve
kahve tüketimi sınırlandırılmalıdır. Düzenli olarak yürüyüş ve egzersiz yaşam şekline
eklenmelidir.
Güzelliğiniz ve gençliğinizin arttığı sağlıklı mutlu huzurlu günler
dilerim.
Dyt. Rabia Senanur Bağlı
Bayrampaşa Kolan Hospital
Beslenme ve Diyet Bölümü
(Metabolik Dizayn)