Dünya 5'ten büyüktür, Cumhurbaşkanımız Sn Recep Tayyip Erdoğan'ın dillendirdiği bir politik doktrindir. Bu politik doktrinde "5" Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri olan beş ülkeye gönderimde bulunmaktadır. Bu beş ülkenin veto hakkı doktrinin temel hedefidir.
Yaşadığımız bu zamanda dünya teknolojik olarak en üst seviyelere ulaşmış olsak da; diğer yandan da zulmün yaygınlaştığı, savaşların çoğaldığı, İnsan Haklarının hiçe sayıldığı, haksızlıkların arttığı, ölümlerin çoğaldığı, açlığın zirve yaptığı bir zamanda yaşıyoruz.
Dünya’nın bir bölümünde insanlar açlıktan hayatını kaybederken, diğer bir köşesinde servet, güven ve huzur içerisinde hüküm sürüyor.
Yakın geçmişte; Bosna, Afganistan örneklerinde olduğu gibi bugün de Irak’tan Suriye’ye, Filistin’den Yemen’e, Mısır’dan Libya’ya, Afganistan’dan Ukrayna’ya kadar geniş bir coğrafyada, her gün bombalar patlıyor, milyonlarca insan evlerini kaybediyor ve mülteci olmak zorunda kalıyor. Hayata henüz gözlerini açmış çocuklar enkaz altında hayatlarını kaybediyor, kadınlar tecavüze uğruyor, korumasız siviller savaşın gölgesinde hayat mücadelesi veriyor.
Uluslararası barışı ve güvenliği korumak hedefiyle kurulan Birleşmiş Milletler ise on yıllardır dünyanın dört bir yanında gerçekleşen savaşlara, insan hakları ihlallerine seyirci kalıyor.
Adaletsiz ve düşük temsiliyet üzerine inşa edilen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi sayesinde dünya barışı ve güvenliği 5 ülkenin tekeline verilmiş durumda. Yani dünyadaki çocukların, kadınların, yaşlıların, sivillerin güvenliği ve dünyanın geleceği, 5 ülkenin dudaklarının arasına mahkûm ediliyor, 5 ülkenin çıkar ve görüşleri dünya barışının önüne geçiriliyor Dünyanın birçok yerindeki zulümlere ve haksızlıklara göz yumuluyor.
Dünya nüfusunun büyük bir kısmının masa dışında bırakıldığı, 1,7 milyar müslümanın temsil edilmediği bu adaletsiz düzen ile karşı karşıyayız.
Özellikle ''müslümanlara'' yönelik her türlü ihlal ve zulüm güvenlik konseyinin bir üyesinini red oyu vermesi ile görülmüyor, gereği yapılmıyor, ihlal ve zulüm daha artarak devam etmesine neden oluyor.
Beş haftayı aşan süre boyunca gerek şu anda İsrail'i yöneten, gerekse dünyada özellikle ABD'deki siyonistlerin ''Gazze'ye'' yönelik uyguladığı insanlık dışı uygulama ve suçları maalesef içimiz sızlayarak izliyoruz. Elimizden gelen her türlü yardım çabamız maalesef az miktarda yerine ulaşıyor.
Onbinlerin üzerinde masum sivil bu süre boyunca ''soykırıma'' uğradı ve bu soykırım artarak devam ediyor.
Bütün dünyada dini ne olursa olsun vicdan sahibi insanların protestosuna şahit oluyoruz. Ancak sözü geçen batılı sözde insan hakları, uluslarası hukuk ve demokrasiden sözde ödün vermeyen bu ülkelerin ne yaptığını da hep beraber görüyoruz. Maskeleri artık düştü.
Geldiğimiz noktada Cumhurbaşkanımızın önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti ''Gazze’de'' yaşayan Filistin halkı için her türlü çabayı gösteriyor.
Cumhurbaşkanımız Özbekistan dönüşü uçakta yaptığı açıklamalarda dünyada yükselen Gazze protestolarına dikkat çekti. Erdoğan “Amerika’da bir politika değişikliği havası var. Sadece orada değil tüm Batı’da var. Tüm dünyada ABD protesto ediliyor. Neden? Çünkü İsrail’in Gazze’de yaptığı katliama destek vermek, ABD’yi tepkilerin hedefi haline getirdi” dedi.