Cumhurbaşkanlığı Kurumsal
İletişim Başkanı Dr. Mücahit Küçükyılmaz, Bosna Sancak Kültür ve Yardımlaşma
Derneği’nde “15 Temmuz sonrası güçlü Türkiye ve Cumhurbaşkanlığı sistemi”
konulu bir konferans verdi.
Dernek binasında yapılan
konferansa Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İletişim Başkanı Dr. Mücahit Küçükyılmaz,
Bayrampaşa Belediye Başkanı Atila Aydıner, belediye başkan yardımcısı Naser
Şimşek, meclis üyeleri, Bosna Sancak Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı
Muhammed Sancaktar, yönetim kurulu üyeleri, Yıldırım Mahallesi Muhtarı Adnan
Liçina, Rumeli Balkan Platformu yöneticileri ve vatandaşlar katıldı.
Konferans öncesi Bosna Sancak
Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Muhammed Sancaktar, yönetim kurulu
üyeleri, Dr. Mücahit Küçükyılmaz’a derneğin çalışmaları hakkında bilgiler verdi.
Toplantıda ilk olarak
selamlama konuşması yapan ve katılım gösteren herkese ‘Hoşgeldiniz’ diyen Bosna
Sancak Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Muhammed Sancaktar, “Yoğun
programlar nedeniyle çok az konuşmayacağım ve mikrofonu buradan başka programa
geçecek olan ve bizi kırmayıp da gelen Belediye Başkanımız Atila Aydıner’e teşekkürlerimi
sunuyorum” dedi.
Bayrampaşa Belediye Başkanı
Atila Aydıner de toplantıda çok fazla kalamayacağını ve 14 Mart Tıp Bayramı
nedeniyle ilçede bulunan sağlıkçılarla bir araya geleceğini ifade ederek, “Mücahit
Bey, bu işin ustası, duayeni. Yıllardır Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayip
Erdoğan’ın yanında, hep beraberler. Size gerekli bilgiyi verecektir. 16 Nisan
için sizi en iyi şekilde aydınlatacağına eminim” ifadelerini kulandı.
1924'ten beri ilk kez millet
anayasa yapıyor
Konferansa konuşmacı olarak
katılan Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İletişim Başkanı Dr. Mücahit Küçükyılmaz, “Bu
ülkede bugün 1924'ten beri ilk kez millet anayasa yapıyor. 1924'ten beri ilk
kez artık ipler milletin elinde. Bugüne kadar 1961 ve 1982 anayasasını
darbeciler yaptı” dedi.
Başarısız bir darbe girişimi
sonrasında anayasa değişikliğinin tartışılmasının gelecek nesiller açısından
önemli olduğuna değinen Küçükyılmaz, şöyle konuştu: "Biz gelecek nesillere
hitap eden, gelecek nesillerin hayatını inşa etmeye ve kurtarmaya çalışan bir
dönemde yaşıyoruz ve bu dönemin temsilcileri olarak üzerimize düşen tarihi
sorumluluğu ifa etmeye çalışıyoruz. Neden gelecek nesiller için bu? Bir kere
çok açık ve seçik adını koyalım. Türkiye Cumhuriyeti, cumhuriyet olarak
kuruldu, onun rejiminin adı cumhuriyettir ve cumhuriyet olarak da kalacaktır.
Kimse bunu tartışamaz. Biz bunu herkesten evvel zaten tartıştırmayız, buna
müsaade etmeyiz. Türkiye Cumhuriyeti'nin rejimi demokratik cumhuriyettir.
Anayasanın ilk 2 maddesi bunu söylüyor. Bu değişiklikte anayasanın ilk 4
maddesine zaten hiçbir şekilde dokunulmuyor. O halde değişen nedir? Değişen
hükümet biçimi. Yani hükümet sistemi değişiyor. Rejim ile sistem farklı şeyler.
Rejim bir devletin yönetimidir ve devlete ideolojik ruhunu, karakterini veren
kavramdır. Sistem ise o devletin hükümet etme biçimidir. Hükümetlerin nasıl iş
başına geleceğini belirler. Bizim rejimimiz tekrar ediyorum demokratik
cumhuriyettir. Bizim mevcut sistemimizin adı parlamenter sistem deniyor ama
aslında parlamenter sistem de değildir. Parlamenterimsi sistem diyebilirsiniz
siz buna veya parlamenterimtrak sistem bile diyebilirsiniz ama gerçek anlamda
bir parlamenter sistem değildir. Neden değildir? Çünkü Gazi Mustafa Kemal'in
kurduğu demokratik cumhuriyet rejimini birileri bir süre sonra her 10 yılda bir
gelip darbelerle değiştirmeye, bozmaya başladı."
Darbe yapan anayasa yapma
hakkını da kendinde gördü
Gazi Mustafa Kemal'in, İsmet Paşa'nın ve Celal Bayar'ın da partili
cumhurbaşkanı olduğunu ifade eden Küçükyılmaz, şöyle devam etti: "Peki bu
düzen, sistem ne zaman bozuluyor? Bu sistem 27 Mayıs 1960'da bozuluyor. Yani
darbecilerin milletin oyuyla iktidara gelmiş olan insanları bir gece ansızın
alaşağı ettikleri, Adnan Menderes'i Kütahya'da tutukladıkları ve bir süre sonra
da 17 Eylül 1961'de idam ettikleri zaman bu sistem bozuluyor. O gün kendi
kurdukları sisteme ne diyorlar? '2. Cumhuriyet hayırlı olsun.' Demek ki onun
birincisi var. Bu birinciyi kuran kim? Gazi Mustafa Kemal. İkincinin o zaman ne
işi var? Demek ki birinci lağvedilmiş, ortadan kaldırılmış ve yerine yeni bir
cumhuriyet kurmaya çalışmışlar ve bu kurdukları cumhuriyeti, darbe yapmış
olmanın verdiği bir özgüven ile yani elinde ve belinde silah olmanın verdiği
küstah bir özgüven ile anayasa yaparak da devam ettirmeye çalışmışlar. Yani bu
ülke darbe yapanın aynı zamanda anayasa yapma hakkını kendinde gördüğü bir ülke
haline gelmeye başlamış."
Bürokratik oligarşinin 1961 Anayasası ile oluştuğunu kaydeden Mücahit
Küçükyılmaz, demokrasilerdeki yasama, yürütme ve yargı olan üç kuvvetten,
yürütmeyi milletin temsil ettiğini belirtti.
Milletin seçtiği insanların, yürütmeyi ifa ettiğini hatırlatan Küçükyılmaz,
şöyle konuştu: "1961 Anayasasında, birtakım bürokratik kurumlar, üst
kurullar oluşturuyor. Yine bir darbe sonrasında yapılan 1982 Anayasasına ise
YÖK ve başka bürokratik denetleyici, düzenleyici kurumlar eklenerek yürütme
üzerindeki bürokrasi gölgesi iyice koyulaşmaya başlıyor. Dikkat edin bu ülkede
darbelerin en önemli gerekçelerinden biri Cumhurbaşkanlığı seçimi. 12 Eylül'de
Meclis, Cumhurbaşkanı seçemiyor. 110 küsur tur Cumhurbaşkanı seçmek için bir
araya geliyor. Seçemiyor ve bir süre sonra da darbenin gerekçesi olarak
Cumhurbaşkanının seçilememesi gösteriliyor. Yine 12 Mart 1971'de aynı şekilde
öyle değil mi? Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler, belindeki silaha
güvenerek, 'Ben Cumhurbaşkanı olacağım.' diyor. Meclis de onu seçmemek için
uğraşıyor. Ne yapsınlar. Çünkü 10 yıl önce bir Başbakan ve iki bakan hiç yere,
yok yere bu insanların gözünün önünde idam edilmiş."
Bu millet 15 Temmuz’da büyük
bir iş başardı
15 Temmuz gecesi milletin çok büyük bir iş başardığını vurgulayan Küçükyılmaz, “Bunu
tarih yazacak. Bugün de farkındayız elbet ama biz aslında 15 Temmuz gecesi
1961'de dedelerimizin yapamadığını, 1980'da babalarımızın yapamadığını, 28
Şubat 1997'de ağabeylerimizin yapamadığını 15 Temmuz gecesi yaptık. Bu ülke
genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla birlikte çok büyük bir iş
başardı. Bir kere daha Menderes'in arkasından ağladığı gibi kendi eliyle
seçtiği liderin arkasından sessiz göz yaşları dökmemek için bu ülkenin
insanları o gece ayağa kalktı” dedi.
Bu ülkenin insanlarını o gece ayağa kaldıran en önemli hususun güçlü liderlik
olduğunun altını çizen Küçükyılmaz, şunları söyledi: "Düşünün şimdi mesela
önceki Cumhurbaşkanlarımızdan Ahmet Necdet Sezer, demezdi de farz-ı muhal
milleti meydanlara, havalimanlarına davet etseydi, bu ölçüde, bu kalabalıkla,
bu imanla o gece sokaklara çıkar mıydık? Hangimiz çıkar. Geçmişte çıkmadık öyle
değil mi? Milletin doğrudan seçtiği Cumhurbaşkanı ile milletin dolaylı olarak
meclis üzerinden seçtiği Cumhurbaşkanları arasındaki farkı görmek, göstermek
için bunları söylüyorum.”
FETÖ'cü hain Kerim Balcı'nın 15 Temmuz gecesi Amerika'da kendi aralarında
konuştuklarını anlatan Küçükyılmaz, Fetullahçıların, milletin tank, top, tüfek
ve F16'ları gördüğünde evlerine kapanacağını ve daha sonra belki içinden kan
ağlayarak ölmüş, öldürülmüş, katledilmiş liderlerinin arkasından gözyaşı
dökeceğini zannettiklerini söyledi.
16 Nisan bu açıdan çok önemli
Bu yüzden FETÖ'cülerin yanıldığını belirten Dr. Küçükyılmaz, sözlerini şöyle
tamamladı: "Çünkü millet artık bir şeyin farkına vardı. Her 10 yılda bir
darbe yaparak sen bu memleketin düzenini değiştiremezsin. Sen bu memleketin
anayasasını değiştiremezsin. Bu milletin anayasasını bu millet yapar. Mevzu
budur. Çünkü bu ülkede bugün 1924'ten beri ilk kez millet anayasa yapıyor.
1924'ten beri ilk kez artık ipler milletin elinde. Bugüne kadar 1961 ve 1982
anayasasını darbeciler yaptı. Darbe yapan kendisinin yargılanmasının önünü
kapatmak için aynı zamanda anayasa da yapmaya kalktı. İşte bugün ilk kez millet
bu ölçüde büyük bir anayasa değişikliğini oylayacak. Şükür ki bu kez darbeciler
değil, onları tarihin çöp sepetine yollayan milletimiz bir Anayasa değişikliği
gerçekleştiriyor. İşte 16 Nisan bu açıdan çok önemli. Çocuklarımızın
istikbalini oyluyoruz. Tarihi bir dönüm noktasından geçiyoruz."
Dr. Mücahit Küçükyılmaz’ın
konuşmasının ardından Bosna Sancak Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı
Muhammed Sancaktar kendisine gecenin anısına bir plaket taktim etti.