Mustafa SÖNMEZ / Araştırmacı / Yazar / İSAR

İŞARETLER

Zulüm devam ediyor. Batı dünyası ikiyüzlülüğün, çifte standartın tarihini yeniden yazarken, İsrail Terör Örgütü’nün (İTÖ) ajandasını takip etmesi için desteğini geri de çekmiyor. Bizim coğrafyamızda ise Filistin meselesi belirli bir zümre dışında bugüne kadar doğru anlaşılamaması tam anlamıyla tanımlanamaması nedeniyle merkezini bölge ülkelerinin sınırlarına doğru genişletiyor.
Evet Filistin meselesi bizim coğrafyamızda da özellikle ülkemizde de tam anlamıyla kavranabilmiş değil maalesef. Meselenin dini ve ideolojik arka planı hakkında yeteri kadar bilginin tabana yayılmaması, toplumu aydınlatmakla görevli oldukları iddiasına soyunan entelektüel, aydın, gazeteci, yazar, çizer kadroların içinde ruhlarını, kalemlerini Batı’ya hatta İsrailoğullarına satmış olanlarının sesinin herkesten çok çıkması, iç kamuoyunu beslendikleri kaynakların gösterdiği hedefler doğrultusunda yönlendirmeye çalışmaları sadece sorunun anlaşılmasını zorlaştırmakla kalmıyor, çözümsüzlüğe olan inancı da körüklüyor.
Meselenin insanlık sorunu olmak yerine “Arap sorunu”, İsrail’in 7 Ekim’den beri süren terör saldırılarının “İTÖ-Hamas Savaşı” olarak tanımlanması, Hamas’ın “Aksa Tufanı hareketinin”  danışıklı dövüş olduğunu ileri süren ve çürümesi için bir hafta dahi dayanamayan tezlerin ilk günden itibaren en yüksek telden seslendirilmiş olması vesaire tüm benzeri eylemler, konunun olduğundan daha  zor anlaşılmasına neticede İsrail ve İsrailiyat argümanlarına hizmet etmeye yarıyor. Hem de bizden olduğunu söyleyenler ya da bize benzeyenler tarafından.
Bu yarım kan siyonist lejyonerlerini içimizden ayıklamak için bunların söylem, totem ve işaretleri için biraz  bilgi sahibi olmalıyız. Bunlar savaşın Hamas ve İsrail arasında olduğunu söyleyenler, Hamas üyeleri ve Filistinli direnişçilerden “militan” olarak bahsedenler, “Filistinliler topraklarını parayla sattı” teranesini sermaye edinenler, mezhepleri bolca ve gereksiz yere vurgulayanlar, Filistin sorunu yerine İsrail sorunu tanımını kullanananlar, “Araplar bizi arkadan vurdu” diyenler ile başta İran olmak üzere bölge ve komşu ülkeler hakkında Arap, Fars ve Kürt düşmanlıkları körükleyenler arasında olan istisnasız herkestir. Bu İsrailiyat müfredatının mezunu fitne kuryelerinin  tüm benzeş ve ülküdaşları Ürdün’de, Lübnan’da, Mısır’da, Suriye’de, Irak’ta, İran’da, Afrika’da, Avrupa’da, Amerika’da  tenyalardan çok türemiş ve türemektedirler.
Filistin meselesi bizim için önce insanlık sorunu ve yakın gelecekte özel ve öncelikli milli bir mesele olacaktır. Sapkın bir inanç ürünü “vaad edilmiş toprak” hayali teolojik temelli doğası gereği sahiplerine  irade oluşturmalarında gerekli enerjiyi verirken, değil savunulması dillendirilmesi dahi insanlık onur, şeref ve haysiyetine hakaret niteliği taşıyan siyonizm de bir ideoloji olarak hareket ettirici görevine kesintisiz olarak devam ediyor. Bugün Gazze’yi Kapıkule, Habur, Yayladağı, Cilvegözü, Kapıköy gibi sınır kapılarımızdan, İstanbul, Van, Hatay, Edirne ya da Hakkari gibi şehirlerimizden ayrı görmek ülkemize yapılacak en büyük kötülüktür.
Sapkın inançlarının ete kemiğe bürünmesi için başta Amerika olmak üzere batı dünyasının desteğini de arkasına almakta ve alacak olan İsrail, önce Suriye’nin doğusunda İran’a ve Türkiye’ye sözde komşu olmanın yeni adımlarını atıyor. Amaçlarına ulaşmalarında Kürtleri, Arapları, Farsları ve Türkleri birbirlerine düşürmek ve zayıflatmak öncelikleri. Yakın gelecekte bu dümenin ilk turunu çevirmeleri  için YPG ve PYD üzerinden bölgedeki Kürt varlığını tehlike altına atacaklar. Özellikle ülkemizde bize düşen, kimi ırkçı ve mezhepçi ve daha kötüsü evanjelik hizmetkarı dahili bedhahların bu “varoluş sorunumuzu” günlük gündelik iç siyasi çekişmelerin gölgesinde bırakmaya,  bölge ülkeleriyle işbirliğiyle çözümü konusunda kurulacak ittifaklara engel olma gayretlerine karşı koymak olmalıdır.  Bu dahili  bedhahları da kronik İran, Kürt ve Arap düşmanlıklarından ayırt etmeniz kolay olacaktır. Türkiye’nin birlik ve beraberliğine duyulan gereksinimi sürekli vurgulayanların samimiyetini de hemen bir gün sonra yaptıklarından.