Kanser, dünya genelinde giderek artan bir
sağlık problemidir ve toplumlarda önemli bir sosyoekonomik yüke, bireylerde de
maddi ve manevi kayıp ve zorluklara yol açmaktadır. Bunun yanı sıra kanserin
önemli bir kısmının önlenebilir olması bu konuya verilen önemin de giderek
artmasına yol açmıştır.
Ülkemizde her bir yıl içinde yaklaşık 164
bin kişiye kanser teşhisi konulmaktadır.
Türkiye’de görülmekte olan kanserin
sıklığı Avrupa Birliği ülkeleri ve Amerika gibi gelişmişlik düzeyi yüksek olan
ülkelere göre daha düşüktür. Erkeklerde en sık görülen kanserler akciğer ve
prostat iken, tütüne bağlı kanserlerden erkeklerde önemini korumaya devam
etmektedir.
Kadınlarda en sık görülen meme kanseri,
her 4 kadın kanserinden birisi olmaya devam etmektedir. Bir yıl içinde yaklaşık
17.000 kadına meme kanseri teşhisi konulmuştur.
Çocukluk çağı kanserlerinde ise lösemi en
sık görülen kanser türüdür. Gençlerde is (15-24 yaş grubu) erkeklerde testis
kanseri, kadınlarda ise tiroid kanseri ilk sıralarda yer almaktadır.
‘’Dünya Kanser Günü ‘’ her yıl 4 Şubat
Günü Kanser ile ilgili farkındalık ve bilinç düzeyinin artmasını sağlamak,
kansere karşı mücadelede önemli bir adım olan doğru bilinen yanlışlardan
kurtulmak ve doğruların herkese ulaşmasını hedeflemek amacıyla dünya genelinde
kutlanmaktadır.
Bireysel ve toplumlar, yaygın kanser
türlerinin en az üçte birinin daha sağlıklı bir beslenme biçiminin seçilmesi,
tütün ürünlerinden uzak durulması, fiziksel aktivitenin arttırılması ve alkol
kullanımının azaltılması ile önlenebileceği konusunda bilgilendirilmelidir.
Ayrıca ultraviyole radyasyondan korunma, mesleksel ve çevresel maruziyetlerin
önüne geçilmesi ile kanser yükü daha da aza indirgenecektir.
Kanser
Önlenebilir Bir Hastalıktır;
Kanser %90 çevresel %10 oranında ise genetik
faktörlere bağlı oluşmakta çevresel faktörler arasında da tütün, alkol, obezite
ve enfeksiyonlar ilk sıralarda yer almaktadır.
Dünyada her geçen gün daha fazla insan
tütün ve tütün mamüllerine, hareketsiz yaşam tarzına ve yanlış beslenme gibi
kanserin en önemli risk faktörlerine maruz kalmaktadır.
Bireysel sağlıklı kiloyu muhafaza ederek
ve fiziksel aktiviteyi gündelik yaşamlarının bir parçası haline getirecek
birçok ortak kanser riskini azaltabilirler. Aşırı kilolu veya şişman (obez)
olmak bağırsak, göğüs, rahim, yumurtalık, pankreas, özofagus, böbrek,
karaciğer, ileri prostat ve safra kesesi kanseri olmak üzere on kanser riskini
artırır. Bir kişinin diyetine yapılan özel değişikler de fark yaratabilir.
Alkol aynı zamanda birkaç kanser riski
ile de güçlü bir şekilde bağlantılıdır. Alkol tüketiminin azaltılması ağız,
farenks,gırtlak,yemek borusu, bağırsak, karaciğer ve göğüs kanseri riskini
azaltır. Genel olarak ortak kanserlerin üçte birinden fazlası sağlıklı bir
diyette, fiziksel olarak aktif olmakta ve sağlıklı vucut ağırlığını koruyarak
engellenebilir. Güneş ve solaryum gibi diğer kaynaklardan gelen ultraviyole
(UV) radyasyona maruziyetin azaltılması da birçok deri kanseri azaltmak için
önemlidir.
Erken
Teşhis Hayat Kurtarır;
Kanser türlerinin uyarılarını erken keşfetmek,
bulgularını araştırmak ve ileri tetik için hastaların sevk edilmesi erken tanı
şansını artırmaktadır, Bu nedenle , kanserde erken tanı programları toplumun,
sağlık çalışmalarının ve politika oluşturucularının bilgisini arttırmayı
hedeflemeli, erken tanı olanakları hakkındaki farkındalığı arttırılmalıdır.
Ülkemizde meme, kalın bağırsak ve rahim ağzı kanserleri için toplumun
kaynaklarına ve hastalık yüküne uygun olarak tarama programları
yürütülmektedir. Bir tarama programının başarıya ulaşabilmesi için toplum
tabanlı olması ve hedef nüfusun %70’ini kapsaması gerekmektedir. Sağlık
Bakanlığımızın ‘’Sağlıkla Dönüşüm Programı’’ ile toplum tabanlı kanser
taramalarına yönelik, ülke genelinde Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim
Merkezleri (KETEM) kurulmuş olup halihazırda ülkemizde 208 adet KETEM mevcuttur. Yeni KETEM’ler olabildiğince
hastane dışında ulaşımı daha kolay Sağlıklı Yaşam Merkezi şeklinde planlamakta
olup tarama oranlarımız yeni açılan KETEM’lerde birlikte giderek artmaktadır.
Bireysel de kendi vücutları
hakkında bilgi sahibi olmaya, olağan dışı bir değişikliğin fark edilmesi adına
teşvik edilmelidirler. Sağlık çalışanları ve bireyler erken teşhisin değeri
hakkında bilgilendirilmelidir. Çünkü erken teşhis, tedavinin başarılı olması
adına atılan ilk ve en önemli adımdır.