25 Nisan 2024 Perşembe   

OSMANLI'DA ULEMA-ÜMERA İLİŞKİLERİ

 

OSMANLI İmparatorluğu’nun yönetim ilkeleri,  Din-i  İslam’ın şeriatını merkeze alınarak şekillendiği için din ve ilim adamları olarak kabul edilen ulema sınıfı Osmanlı tarihinde önemli bir yere sahiptir.
Osmanlı tarihinin önemli bir kısmında ilim ve ilimlere uğraşanlara oldukça büyük bir önem gösterilmiştir. Bu önemden dolayıdır ki kuruluşundan izmihlaline dek olan süreçte pek çok alim kadılık, kazaskerlik, vezirlik başta olmak üzere pek çok devlet görevlerinde  istihdam olunmuştur.
1463 yılında Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet han tarafından kurulan Sahn-ı Seman medreselerinde görev aldığı tespit edilen 1200 müderristen 800-900 kadarının bazı devlet vazifelerinde görev aldığı bildirilmektedir. Sahn-ı Seman medreselerinde çalışmış olan müderrisler oldukça kısa sürelerde devlet hizmetine nasb edilebiliyorlardı. Bu durumu daha iyi anlayabilmek için şu veriler örnek gösterilebilir: “XVI.Yüzyılın ortalarından sonuna kadar geçen süre içerisinde Sahn’da bulunan 167 müderrisin %12’si 0-6 ay, %28’i 6-12 ay, %26.3’ü 1-2 yıl, %18’i ise ortalama 2-3 yıl kadar burada ders verdikten sonra kadılığa geçmiştir.
Osmanlı’da devlet bürokrasisinde yükselebilmek için en önemli olan şey, sosyal ilişkilerin gücüydü. “Himaye’’ olarak da adlandırılan bu sistemden ötürü yükselebilme adına Ümera olarak bilinen yöneticiler sınıfının mensupları ile iyi ilişkiler tesis edebilmek oldukça hayati bir önem arz etmekteydi.  Bundan sebep Osmanlı’da ulema sınıfı ile yöneticiler sınıfı arasındaki ilişkiler oldukça fazla ve karşılıklı bir hüviyete sahip olmuştur. Ulemanın yöneticiler ile iyi ilişkiler tesis etmesinin başka sebeplerinden birisi ise ümera sınıfının güçlerini sultandan almalarından kaynaklanmaktaydı. Devlet vezaifinde uzun bir müddet çalışan bazı bürokratlar, ilmiye mensupları arasındaki nüfuzlu kimseleri çeşitli hamleler ile kendi yanına çekip geniş bir taraftar halkası tesis etmek için uğraşagelmişlerdir. Osmanlı bürokrasisi menasibi arasında devlet hizmetinde daha yüksek makamlara gelebilme uğruna sürekli bir mücadele hali vardı.  Çeşitli devlet adamlarının himaye etmesi  sonucunda bazı makamlara gelmeye muvaffak olabilmiş ulema mensupları, hamilerinin görevlerinden azil edilmesi veya hamilerinin rakiplerinin görevlere istihdam olunmasından ötürü bir sebep dahi gösterilmeksizin azil olunabilmekteydi.
Bu durumda bürokratik alanda gerçekleşen güç mücadelelerinin kazananları veya kaybedenleri sadece ümera olmamakla birlikte, ulema sınıfı da bu durumdan doğrudan etkilenebiliyordu. Bu durumun daha iyi anlaşılabilmesi için kaynaklarda bahsi geçen bir takım haberleri zikretmek gerekir: “Vezir-i azam Rüstem Paşa’nın müntesiplerinden, daha önce müderrislik olan ve Bursa kadılığı vazifesi kendisine tevcih olunan Mi’mar-zade Mustafa Efendi, Rüstem Paşa’nın gözden düşmesi üzerine Padişah’a jurnallenmiş ve görevinden azil olunmuştur. Keza Sahn-ı  Seman müderrislerinden olan Ahaveyn Mehmed Efendi’de Rüstem Paşa taraftarı olmakla itham olunarak vazifesinden azil olunmuştur.

Tarih: 13 Mart 2021 Cumartesi    Hit: 4511




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol