Rafet ULUTÜRK / BULTÜRK Derneği Genel Başkanı / Bulgaristan Penceresinden

AVRUPA’NIN VİCDANI SARAYBOSNA’DA GÖMÜLDÜ

5 Nisan 1992…
Avrupa’nın demokrasi ve insan hakları maskesinin düştüğü, tarihin utanç sayfalarından biridir. Slovenya ve Hırvatistan’ın bağımsızlığını hızla tanıyan Avrupa Birliği, konu Bosna-Hersek olduğunda adeta kör, sağır ve dilsiz kesildi.
Çünkü Bosna, Avrupa’nın gözünde hâlâ “Türk'tü”, Müslümandı, Osmanlı’nın bakiyesiydi.
Bosna halkı tüm tehdit ve baskılara rağmen iradesini ortaya koydu.
5 Şubat 1992’de yapılan referandumla “özgürlük” dedi. Ancak bu meşru hak, onları tarihin en karanlık sayfalarından birine sürükledi.
Tam 5 Nisan 1992’de, Saraybosna kuşatma altına alındı.
1.425 gün boyunca şehir, Avrupa’nın göbeğinde, dünya kamuoyunun gözleri önünde sistematik olarak açlığa, bombalara ve ölüme mahkûm edildi. Kadınlara yönelik toplu tecavüzler, çocuklara sıkılan keskin nişancı kurşunları, camilere, kütüphanelere, kültüre ve insanlığa yapılan saldırılar…
Bu bir savaş değil, açık bir soykırımdı. Ve Avrupa sustu.
250.000’den fazla insan açlıkla mücadele etti. Saraybosna, yalnızca bir şehir değil, insanlığın sınandığı yer oldu. Ne yazık ki bu sınavda kaybeden sadece Bosnalı kardeş halkı değil, bütün bir insanlıktı.
Aliya İzetbegoviç’in şu sözü bugün hâlâ kulaklarımızda çınlıyor:
“Soykırım unutulursa tekrarlanır.”
Bu yüzden unutma, unutturma.
Saraybosna’yı, Srebrenitsa’yı, Aliya’yı, 5 Nisan’ı unutma. Unutturursan tarih yine tekerrür eder. Yarın başka coğrafyalarda, başka halklar aynı acıyı yaşar.
Bu yaşananlar bize bir gerçeği bir kez daha gösterdi:
Türkiye ne kadar güçlü olursa, Balkanlar’daki Türkler ve Müslümanlar o kadar rahat ve güvende olur.
Çünkü Türkiye sadece sınırları çizilmiş bir ülke değildir. Türkiye, gönül coğrafyasının merkezidir.
Türkiye demek Bosna demektir, Kosova, Prizren, Üsküp, Kırcaali, Silistre demektir. Balkanlar demektir.
Tek hedef: Büyük ve Güçlü Türkiye.
Türkiye güçlenirse sadece kendi milletine değil, tarih boyunca ona umut bağlamış tüm mazlumlara da nefes olur. Türkiye ayağa kalktığında, gönül coğrafyasındaki her şehir her bölge doğrulur.
Ve işte o zaman her şey yerine gelir.