13 Temmuz 2025 Pazar   

Sadık KAHRAMAN / Gazeteci Yazar / Şehir ve İnsan

DÜN BAŞTACI, BUGÜN AJAN...

 

2 yıl öncesinin demokrat dedesi Kemal Kılıçdaroğlu, bugünün eylemcilerinin tutuklu kahramanı Ekrem İmamoğlu’na da kendisini kürsüden hüngür hüngür ağlayarak uğurlayan Özgür Özel’e de aniden kapı dışarı edildiği CHP’ye de sessiz bir savaş açmış durumda. Rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla tutuklanan CHP’li belediye başkanları hakkında, iktidara dokundurarak yumuşak bir başkaldırı açıklaması yapan Kemal Bey, karşısına dikilen eleştiri oklarını ufak bir manevrayla karşılamaya çalışsa da kendisini 2023 Mayıs’ına kadar canhıraşça savunan muhalif kitlenin çoğunluğu artık ona sırtını dönmüş vaziyette.
Ancak elbette CHP’li seçmen ikiye bölündü, bir kısım ondan deli gibi nefret ederken bir kısım da bugün yaşanan her şeyi ona edilen “ihanetle” bağdaştırıyor. Nihayetinde kazanan malum kişi değişmese de ve muhalefetin yaklaşık 3-4 yılda bir “sarayın adamı” olmakla suçladığı isim mütemadiyen değişse de CHP’nin güncel dinamiklerini takip etmek medyanın ana gündemi haline geldi diyebiliriz.
Öyle ki cumhurbaşkanı adaylığı sürecinin sonrasında partiden ayrılıp kendi partisini kuran Muharrem İnce bile bu denli bir kriz ortamına sebep olmamıştı. Dahası, İnce’nin de düne kadar CHP’li seçmenler tarafından sarayın adamı, ajan, Erdoğan’ın gizli sağ kolu olmakla itham edildiğini herkes hatırlıyor olmalı. Ancak muhalefet kanadındaki herkes gibi, İmamoğlu’nun tutukluluğu meselesinde gösterdiği tavra göre siyasetteki rolü yeniden biçimlendirilen İnce de her ne kadar tavan tarafından mitinglerde kendisine mikrofon uzatılmasa da tabanda karşılığını kendince tekrar bulmuş oldu. Bunun gazıyla meydanlarda kendisiyle alay eden İmamoğlu’nu ziyaretinin ardından, cezaevi ziyaretlerini artırdı. Hatta dışarıya Fatih Altaylı’dan bile not taşımaya başladı. İçeri girenlerin hepsinden de aynı mektup geliyor malum, hepsi çok moralli ve hepsinin tek isteği hak hukuk adalet! Bunlar çok sevimli demeçler olmakla beraber, dışarıda esen ve estirilen fırtına da bir o kadar sevimsiz. Başkanlarının hakkını savunmak adına meydan meydan kürsü kürsü dolaşan Özgür Özel’in Erdoğan’a Mısır’daki darbeden dem vurup sokak göndermesi yapması da CHP’nin parti içi çatışmaları neticesinde yaşanan ihbarların “Her şey Erdoğan’ın ve AKP’nin suçu!” propagandasıyla halı altına süpürülmeye çalışılması da oldukça tatsız. Aynı şekilde, bu tutuklamaların tek anti tezinin “Bu bir siyasi operasyondur” demekten öteye gitmiyor oluşu da son derece rahatsız edici. Nitekim dikkat ederseniz neredeyse hiç kimse ben yapmadım, çalmadım, soymadım demiyor. Yürütülen kampanya tamamen politik bir zemine sıkıştırılmış durumda ve ne yazık ki muhalif seçmende de buna karşı bir tepki emaresi görülmüyor.
Daha önce de söylemiştik, hak hukuk adalet nutukları çekenler, hırsızlık iddiaları kendilerinden birine yöneltilince üç maymunu oynayıp zeytinyağı gibi üste çıkmayı çok iyi beceriyor.
Bununla birlikte, burada bir öngörü problemi de var. Asıl dikkat çekilmesi ve hakkında endişelenilmesi gereken mevzu da budur: Kılıçdaroğlu’nun da Muharrem İnce’nin de Meral Akşener’in de ve hatta daha nicelerinin de ne gibi ithamlarla karşı karşıya kaldığını gördük. Kendi seçmenleri tarafından önce göklere çıkarılıp her türlü övgüye, unvana ve makama layık görülüp ülkenin yönetimini ellerine teslim etmemiz gerektiğine dair aylarca tiratlar dinlediğimiz insanlar, çok değil; yeri geldi birkaç gün, yeri geldi birkaç ay içinde yine aynı seçmenler tarafından yerin dibine sokuldular. Haklarında ortaya atılmadık iddia, atılmayan iftira, edilmeyen hakaret kalmadı. Hatırlayın, İnce 2023 seçimlerinde üstüne gelen kitlenin ve “masanın” zorbalığı yüzünden hastanelik bile oldu. Hepsi hakkında yanıldığını, “kandırıldığını” ve yüz üstü bırakıldığını iddia eden bu seçmenin, “ doğru aday yanlış halk” cenderesinden başını dışarı çıkarıp gerçekten de akıllıca bir seçim yapıp bu memleketi yönetmeye uygun bir aday bulabilme ihtimali nedir? Bu öngörüyü gösterebilme, bu sağduyuya sahip olma olasılığı kaçtır? Bu kadar insan hakkında “yanılan” bir kitlenin, şu anda peşinden gittikleri hakkında yanılıp yanılmadığının garantisini kim verebilir? İşte bana göre, ülkemizin ana muhalefet seçmenini kuşatan bu sorular, asıl düşündürücü olan meseledir.
Bir topluluğun yanılgıya bu kadar açık olması pek hayra alamet değil. En sonunda biri çıkıp “kandırdım!” diye bağıracak, o olacak…  
Bence CHP seçmeni; fondaş medyaya kendi onuru için ambargo koyarak işe başlamalı.
*
Bir sözde mizah dergisinin güya Peygamber Efendimiz ve Musa Aleyhisselam ile ilgili yayınladığı karikatür büyük tepki gördü. Henüz muhalefete karşı bir kandırıkçılığını görmediğimiz Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu da tabanlarının ısrarla dergiyi savunmasına rağmen, politik davranarak tepki gösterenlere katıldı. Bu, bu memlekette hangi görüşteki insanlara karşı siyaset yapılamayacağının anlaşıldığının resmidir. Muhalif seçmen ne kadar kabul etmek istemese de, bin dereden su getirip o rezil karikatürün “Dünyada bir tane mi Muhammed, bir tane mi Musa var?” diyerek arkasında utanmadan gururla dursa da, “Çizimdekiler peygamber değildi, sadece isim benzerliği” ayarında bir kıvırmayla aklınca u dönüşü yapan dergi ve okurları da o trene katılsa da, 2 yıldır Filistin’de yaşananlar için “Oh olsun Araplara, Türklere ihanet ettiler, toprak sattılar.” demekten başka bir reaksiyon göstermese de, işine gelince aktivist işine gelmeyince bencil kimliğine bürünse de, ülkenin profiline kalıcı ve karar verici bir pozisyonla yerleşmelerinin imkansız olduğu ortadadır. Vatanını iman aşkıyla koruyup şehit olan atalarımızın bize emanet bıraktığı topraklarda Müslümanlara, Müslümanca yaşayanlara karşı, onlara “rağmen” yürütülecek bir siyaset yoktur. Kandıran, yanıltan, aksine ikna edip kaçan, hayal kırıklığına falan uğratan olur; biz söylemiş olalım.
Dün sağdan da böyle iddialar vardı diyenler için elbette vardı, deriz. Mili değer ve gelişmeler de buluşmak kaydıyla… Dün baştacı bugün sarayın ajanı el insaf.
*
BAŞIMIZ SAĞ OLSUN
Türkiye, bir kez daha yüreğine ateş düştüğü günlerden geçiyor. Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde yürütülen arama-tarama faaliyetleri sırasında, bir mağarada metan gazından etkilenerek şehit olan Mehmetçiklerimizi gözyaşları içinde uğurladık. Rabbim hepsine rahmet eylesin. Geride kalan ailelerinin, yakınlarının ve aziz milletimizin başı sağ olsun.
Bu topraklar uğruna can verenlerin emaneti olan bir vatanda, emanete ihanet etmeyenlere selam olsun…

Tarih: 11 Temmuz 2025 Cuma    Hit: 953




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol