29 Mart 2024 Cuma   

YURT VE YURDU SEVMEK ÜZERİNE

 

YAŞLI bir Anadolu  kadınıydı, sohbet ettim onunla, hayat hakkında, birkaç dakika. Etkilenerek bakıyordum söylediklerine, zamanın eskittiği acıların da artırdığı anlam dolu kırışık yüzüne. Umuttan bahsederken birden gülüverdi heyecanla, merakla  bana döndü ve ağzından döküldü, “Yuvan yurdun neresi evlat?” Birkaç gün kulağımda çağıldadı yuvan yurdun neresi evlat. Beni etkileyen yuva deyişiydi  ve ardından hemen yurdu getirişi, ve onu öyle deyişi. Ben de sordum kendime yuva yurt nedir diye. 
İçinde huzurla soluduğumuz, güvenle kendimizden geçip uyuduğumuz, hergün yeniden hayata başladığımız, alıştığımız, yaşadığımız ve yaşamayı öğrendiğimiz yerdir yuva. Olmazsa olmazıdır insanın. 
Ama yurt nedir. Parçanın bütünle ilişkisi neyse, yuvanın yurtla ilişkisi de odur. Bedenimizle bir  bireyiz bir ferdiz ama bedeni bütünlük olarak düşündüğümüzde, gözün tırnak ile ilişkisi ile aynıdır yuva ve yurt.  Bizler yaşıyoruz yaşarken yer kaplıyoruz, yer kaplayarak hareket ediyoruz. Aynı alanı beraberce yer kaplayarak paylaşıyoruz. Biz benzeriz akrabayız aynı dili konuşur birbirimizin dilinden anlarız. Geleceğe beraber bakar beraberce geleceği yaparız. Eğer bu böyleyse ve böyle denirse işte o alan, o toprak artık yurt olur, oraya yurt denir. 
Ama niye gerek duyar insan yurda. Bilir çünkü; O yalnızca orada rahat eder. Orada adil davranırlar ona. Yurdu paylaştıklarıyla eşit hakları vardır,  dilinden anlarlar onun. Güvenlidir orası. Gereği kadar çabalarsa emek verirse emeğinin karşılığını alır orada. Bilir orada hakları vardır. Hakları da en iyi  orada karşılanır. Hakları olduğu için de görevleri vardır. Vergi verirler emeklerinden, çabalarından. Savaş çıkarsa katılmak için bedenlerini hazırlarlar, askere giderler. Yaşlanınca da tehlikeye karşı çocuklarını sırayla askere gönderirler. Ve böylece huzur içinde yaşarlar gururlarıyla onurlarıyla ve tabii ki huzurlarıyla.
Yurdun ruhu huzurudur. Huzur da  yurdun ruhudur. Ruhsuz yurt, ölü beden gibidir. Düşünün bir, hala yurt mudur orası anlamını yitirince. Düşünün bir,  kim olmak ister ruhsuz yurdun yurttaşı, o  yurdun yaşayanı. Huzur düzeni gerektirir o halde nedir düzen. Düzen dengeye gelmiş ortamdır arkadaşlar, düzen bize doğruyu göstermez aksine doğruluktur bizim düzen dediğimiz şeyi ortaya çıkaran.  
Yanyana gelince gelecek hakkında konuşuruz konuşurken geleceği düşünerek konuşuruz. Gelecek iyi olacak dediğimizde umudu, kötü olacak dediğimizde de umutsuzluğu konuşuruz. Ama unutmayın umut'ta bulaşıcıdır, umutsuzluk da. O zaman , ya umudu bulaştırır insan, ya da umutsuzluğu. Hoşnutluk da  bulaşıcıdır hoşnutsuzluk da. 
Koşullar şartlar kötüleşse de zorluklar hayatımızı gerse de duyarlı ve hassas olmamız gerekir. Yurdu sevmek yurdu korumak onda  huzur istemektir. Onda hep huzur ve mutluluk için çabalamaktır. Onun hep doğru ve adil olmasını istemektir. Bunu dile söyletmektir. Ama anlaşmak için bir dilimiz olmalı. Fikir ayrılıkları düşmanlıklar artınca bir dil gerekir. Düşündüm de insanlığın, insanların ortak bir dili vardır. Lisanları, alışkanlıkları, yaşam tarzları ne olursa olsun insanların ortak dili vicdandır. Ve onun konuşması,  ortaya çıkışıdır insanlığın. İnsanlık yaşamalıdır çünkü an gelir, İnsan, sadece İnsanlığa sığınabilir.
Hoşçakalın diyorum sizlere, teşekkür ederek beni düşündürten Fatma  teyzeye.

Tarih: 15 Aralık 2017 Cuma    Hit: 1649




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol