28 Mart 2024 Perşembe   

Sadık KAHRAMAN / Gazeteci Yazar / Şehir ve İnsan

YOK OLAN DEĞERLER

 

GEÇENLERDE bir sokak röportajı seyrettim. Halka gusül abdestinin farzları ve bunların neler olduğu soruluyordu. Onlarca kişi arasından, kapalı-açık, camiden çıkandan şadırvana girene kadar tek kişi cevap veremedi.  Biz, sürekli %99’unun Müslüman olduğunu söyleyen, dini değerlere çok önem veren(!) bir milletiz; lakin dinimizin en hassas emrini söylemekten acizdik. Mesaj atarken telefon açarken hiçbir bayramı, kandili kaçırmıyoruz.  Süslü cümlelerle tebrik ediyoruz birbirimizi. Billboardları kutlama afişleriyle donatıp birbirinden şa’şalı törenler düzenliyoruz. Oysa sade hayatını, kanaatkarlığını, samimiyetini, öğütlerini, bildirdiklerini unuttuğumuz Peygamberimiz’in sünnetinden, Allah’ın emrinden gitgide daha da uzaklaşıyoruz.     
Hiç okumamış, hiç duymamış, hiç öğrenmemiş gibiyiz. Televizyonlardaki safsatalarla, her saat dedektifçilik oynayan program sunucuları veya soy bağı problemiyle öylesine dolu ki zavallı beyinlerimiz.
Ülkenin siyasi gerçekleri bir taraftan, en çok da hükümet eliyle desteklenen bu rezalet televizyon yayınları bir taraftan, berbat eğitim sistemi bir taraftan, gençlerimiz yitip gidiyor.
 Bu gidişatı durduramıyoruz. Halbu ki gençlik en büyük cevherimiz, sermayemizdi. Ekonomimizden, sanayiden, spordan dem vurup bu kurumların işlemesini sağlayacak bireyleri yetiştiremedikten sonra hiçbir anlam ifade etmez konuştuklarımız.  
Ekonomi düzelmiyor, “Dış güçlerin etkisi” diye geçiştiriliyor.
Sporda tek bir uluslararası başarımız yok neredeyse. Spor programları o dala yakışır biçimde düzeyli şekilde değil, adeta barbarca sunuluyor önümüze. 
Gençler birbirlerine küfür ederek tuttukları takımları destekliyorlar.
İzledikleri programlardaki insanlar birbiriyle tartışmıyor, “kavga ediyor.”
Eğitim sistemi felaket durumda, kimse sorumluluğu üstüne almıyor.  Kimse elini taşın altına sokmak istemiyor. Ülkenin Milli Eğitim Bakanı “Benden bu kadar beklenti olması benim suçum değil.” diyor.
Hata bizlerde. Hata hala seçim süreci yaklaşınca halka şirin gözükmeye çalışan parti ayırmaksızın siyasilere güvenen halkta. 
Ne acı ki, sistem böyle yürüyor.  
Ne acı ki zamlar, ikramiyeler, dışarıdaki etkenler diye halk seçime sürükleniyor.  
Ama kendini yetiştirmeyi bilmeyen, kendini geliştiremeyen, karşılıklı seviyeli bir muhabbeti 3-5 dakikadan fazla sürdüremeyen, Üstad’ın bahsettiği gibi ecdadının yazdığı tarihi okumaktan aciz bir gençlik geliyor.   
Ve bu bizim eserimiz.  Bu devletin,  bu sistemin eseri.  
Ya koyu bir fanatizmle siyasetin, ya “holiganizmin” girdabına kapılan, ya da tamamen kendi dünyasına hapsolup dünyadan bihaber yaşayan benlikler büyütüyoruz evde, okulda.  
Peki değerlerimize ne oldu?  
Nerede Üstad’ın söz ettiği “zifiri karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı fark edecek kadar gözü keskin ve gerçek kahramanlık madeniyle sahtesini ayırt etmekte kuyumcu ustası” gençlik?
Bir arpa boyu yol gidemediğimiz gibi gitgide geriye gidiyoruz. 
“Bu asırda gelir mi dersin kahramanımız?” diyoruz hala onun seneler önce söylediği gibi. “Adımız hıdır elimizden gelen budur” misali bu gidişatı durdurmak için, elindekini değerlendirme şansına sahip yönetenlere bakıyor gözlerimiz.. 
Ellerinde koca bir gençliğin, koca bir toplumun geleceğini etkileyecek yetkisi ve  (vebali) olan yönetimdir. 
Onlar işlerini layıkıyla yapsınlar diye beklerken, bize de Osman Yüksel Serdengeçti’nin şu dizelerini mırıldanmak kalıyor; “Bir deha bekliyoruz, gençliğe mihrap olsun/Ruhları tutuşturan bir ateş mihrak olsun. Sinesinde birleşsin sağa sola sapanlar/Kahrolsun Hak dururken zorbalara tapanlar!”
**
Yerel seçimlere şafak sayarken, partiler yerel seçimlerde de bir ittifak arayışına girmek zorunda kaldılar.
Yalakalığı meziyet, riyayı fazilet bilenlerin revaçta olduğu bir zamandayız. Vesselam... ülkemizi, milletimizi ve tüm mazlumları Cenab-ı  Hak muhafaza eylesin. Amin. 2019’un hayırlara vesile olmasını murad eder, iyi seneler dilerim.

Tarih: 14 Aralık 2018 Cuma    Hit: 2884




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol