29 Mart 2024 Cuma   

TÜKETİM ÇILGINLIĞI

 

İÇİNDE yaşadığımız çağın “post-truth’’, “post-endüstriyel’’, “post-modern’’ gibi pek çok ismi vardır. Bu zaman çoğu açıdan diğer çağlara nazaran daha avantajlı çoğu açıdan ise daha dezavantajlıdır. Ve bu çağ, içerisinde çok büyük ve tüm dünyayı tesiri altına almış bir hastalık barındırmaktadır: “Tüketim çılgınlığı’’.
Emek sömürüsüne dayanan kapitalist sistem için bir yakıt görevi gören bu hastalık hızla yayılmaktadır. Malatya İnönü Üniversitesinde Sosyoloji Profesörü olarak çalışan Taner Tatar’ın “Sömürgeciliğin Sosyolojisi’’ tüketim çılgınlığı kitabında belirttiği şu satırları sizlerle paylaşmak istiyorum: “Hemen her şeyin tüketilmek maksadı amacıyla üretildiği bir çağda yaşıyoruz. Hayatın her anı geçicilikle dolu ya da esasında boş. Moda, kavram olarak artık sadece geçiciliği anlatır hale gelmiştir. Dolayısıyla geleneğin özü olan kalıcılık artık ortadan kalkma tehdidi ile başbaşadır. Bu çerçevede geçicilik, hayatın tamamına sirayet etmekte, her şey kullanılıp atılan bir nesne haline dönüşmektedir. Kullanılıp atılan ürünler, madde ile insan arasındaki duygu dolu bağı koparmakta, insanı da maddeler dünyasında bir soğuk demir haline getirmektedir.’’ Hocamız kitabının başka bir yerinde ise şöyle söylemektedir: “Günümüzde kitle için üretiminin, kitle tarafından tüketilmesi ve bunun bir sistem olarak kendini dayatmasıyla bireylerin de kendilerini tüketerek ifade etmeleri, kavramlaştırmada “tüketim toplumu”nun tercih edilmesine yol açmıştır. İnsani ihtiyaçlar ile bireysel arzular arasındaki uçurum pazar egemenliği tarafından üretilmektedir; Bu uçurum aynı zamanda onun yeniden üretiminin bir şartıdır. Pazar, ürettiği mutsuzlukla beslenmektedir; Pazarın körüklediği kişisel yetersizlik korkuları, endişeli ve bunun yol açtığı acılar, pazarın sürmesi için vazgeçilmez nitelikteki tüketici davranışını ortaya çıkarmaktadır.’’
Hocamızın yukarıda belirtmiş olduğu bütün bu menfi durumların sebebi en başta tüketim çılgınlığı ve onunla dirsek temasında olan kapitalizmden başka bir şey değildir. Dünyada pek çok eşitsizliğin, haksızlığında sebebi olan bu hastalığın tek çaresi ise arzulara kesin bir sınır koyup şükre ve kanaate sığınmaktır.

Tarih: 15 Ocak 2020 Çarşamba    Hit: 2726




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol