1955'lerin İstanbul'u⦠Şehrin merkezini henüz sur içindeki semtlerin oluşturduğu, Sağmalcılar henüz yaz sıcaklarında sığınılan bir sayfiye olarak kullanıldığı yıllar. Ve bu yıllarda ilçenin sokaklarını, arsalarını, camilerin avlularını top sahası olarak kullanan çocuklar. Kulüplerin futbol okulu, altyapı gibi kavramlarla henüz tanışmadığı o toprak sahalarda, arsalardan, sokak aralarından nice futbolcu yetişmiştir. İşte bunlardan biri Zaferspor'da başladığı futbol hayatını, Bayrampaşaspor'da uzun yıllar sürdüren, sekiz sezon formasını giydiği bu güzide İstanbul kulübünün o yıllardaki en istikrarlı oyuncularından olan Remzi Tamer'dir.
Kelebek gibi dans ediyor, arı gibi sokuyordu
Apaçi Remzi'nin esas olayı golün ötesindeydi. Hiçbir zaman gol istatistiklerini alt üst etmedi. Özelliği âyıkılmazâ bir oyuncu olmasıydı. Müthiş bir atletti; peşine taktığı rakip takip oyuncularını bir o yana bir bu yana sallıyordu. Öyle güçlüydü ki, adeta tekme atanın ayağı kırılıyordu! Bitiriciliği üst seviyedeydi, uzaktan sol ve sağ ayakla füzeleri vardı. Yüreğiyle oynaması, tekmeye kafa sokması ve hırsı ile arkadaşları ona Apaçi lakabını taktı. Muhammed Ali'nin dediği gibi; âKelebek gibi dans ediyor, arı gibi sokuyordu.â Apaçi Remzi, Bayrampaşaspor'da hem oyunculuk, hem idarecilik hem de hocalık yapan ender insanlardan biriydi.
8 yıl şerefle o formayı sırtımda taşıdım
Bugün 73 yaşında olan Apaçi Remzi, 15 yaşında Zaferspor'da futbola başladı. 19 yaşında Bayrampaşaspor'un formasını sırtına geçirdi ve aralıksız 8 yıl formayı şerefle sırtında taşıdı.
Başlıyor anlatmaya Remzi Abimiz. O dönemdeki kadromuz çok iyiydi. Burhan Şenyurt (Bursaspor'da), Nihat (Eskişehirspor'da), Ahmet (Samsunspor) bunlar gibi 5-6 arkadaşımız bugün iddia ediyorum, 3-5 trilyona imza atacak oyunculardı.
Remzi abimiz o dönemde unutamadığı anılarını bizlere şöyle özetliyordu:
Ankara'da Gençlerbirliği ile özel bir maç yapmıştık, ama ne maçtı.
Yeni evli olduğumuz dönemde, bir bayram sabahı maçımız var, Anadolu Hisarı'na maça gidiyoruz. Bizdeki Bayrampaşaspor sevdasına bakın. Ne bayram dinliyor, ne seyran. O formayı giymek bir şerefti.
Yine 1970'li yıllar. 1. Amatörde oynuyoruz. Fenerbahçe Stadı'nda Tuzla ile Sirkecinin maçı vardı. Sirkecinin o dönemlerde başkanı şimdiki Federasyon Başkanı Yıldırım Demirören'in babası Erdoğan Demirören'di. Tuzlanın kümede kalması için bu maçı Tuzla'ya 1-0 verdiler. Bizimde Maltepe stadında Çapa ile maçımız vardı. Çapa o zamanlar amatörün Barcelonası'ydı. Çapa bizi 1-0 yendi ve biz 2. Amatör'e düştük. Çapa'nın bizi yenmesi ile değil, Sirkeci'nin Tuzla'ya maçı vermesiyle biz küme düştük. Çok üzülmüştük ve intikam yemini etmiştik.
1 yıl sonra intikamımızı almıştık
1 yıl sonra 1. Amatör'e tekrar çıktık. Grupta öyle bir durum oldu ki, Vefa stadında Sirkeci ile oynuyoruz. Bizi yenerlerse Şampiyon olacaklar. Yenemezlerse İETT şampiyon olacaktı. O dönemlerde İETT'de şimdiki Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, Bayrampaşa'lı Erol Bölükbaşı gibi çok iyi oyuncular oynuyor. Sirkeci maçına çıktık 1-0 önde götürüyoruz maçı. Saha içinde Sirkecili oyuncular nasıl yalvarıyor bize, neler neler teklif ediyorlar maçı onlara verelim diye. Biz o maçı vermedik ve maç 1-1 bitti ve İETT şampiyon olmuş, bizlerde intikamımızı Sirkeci'den almıştık.
O dönemdeki İETT kulüp başkanı ve antrenörü biz maçı vermedik diye kulübümüze teşekkür mektubu göndermişti.
Bir gün yine özel maçta şimdiki eski postanenin olduğu yerde Demirkale sahası vardı. Bayrampaşaspor maçlarını orada oynuyordu. Sirkeci ile özel karşılaşma yapıyorduk. Galasaraylı Çilli Mehmet, Turan gibi oyuncular oynuyordu. Bizim takımımızda da Beşiktaş'lı Cevat ve Sebo gibi çok önemli oyuncular vardı. Maça başladık pozisyon icabı bizim oyucularınızdan biri Sirkeci'li Turan'a vurdu. Turan kalktı bana bir tekme vurdu, feleğim şaştı. Çok kızmıştım, ayağa kalktım ve Turan'ı saha içinde kovalamaya başladım. Bütün seyirciler ve sahadaki bütün oyuncular bize bakıyor. Tabiiki bunlar hep güzel hatıralardı. Bugün Bayrampaşaspor'u 2. Lig'de görmek beni mutlu ediyor. Bu kulüp çok daha iyi yerlere layık.