19 Nisan 2024 Cuma   

Mustafa HATİPLER / Prof. Dr. / Rumeli Mektupları

SURİYE’DEN ÇEKİLEN ABD DEĞİL, SURİYE’DE DEAŞ’A YENİLEN ABD

 

ABD Başkanı Donald Trump, Nisan 2018’de, ABD askerlerini Suriye'den çekmeyi planladığını söylemişti. Bu söylemi zamanla kısıtlayarak 6 aylık bir süre koymuştu. Trump’ın seçim öncesi Suriye'den çekilme  vaadi elbette siyasi bir hesaptı.  
ABD, Deyrizor ve Haseke'de 3, Suriye'nin kuzeyinde, terör örgütü YPG/PKK'nın işgal ettiği bölgede de 15 askeri üsse sahip. Suriye’den çekilme kararını açıklayan Trump’ın twitter hesabından yaptığı açıklamada: "Orada olmamızın tek nedeni DEAŞ'tı ve DEAŞ'ı yendik" şeklindeydi.  Zurnanın zırt dediği yer tam olarak burası.
ABD gerçekten DEAŞ için mi oradaydı ve gerçekten de DEAŞ’ı yendi mi? Bu nokta çok önemli çünkü dünyanın gözü önünde, biten, tükenen bir ABD ordusu ve ABD dış politikası duruyor. Nasıl mı? Birlikte bakalım: ABD, 2015 yılında Suriye’de tek kara ordusu müttefiki olarak gördüğü YPG/PKK’ya tam 50 tonluk silah yardımı yaparak, kendince yerini sağlama aldı(!).  Oysa bu durum daha en başta yanlıştı. 
ABD’nin adı geçen terör örgütüne yardımı Rusya’nın Suriye’deki etkisini arttıran gelişmelere neden oldu. Bunun ardından Rusya, daha öncesine nazaran daha güçlü bir şekilde Suriye ordusunu koordine etmeye başladı. Bu aynı zamanda, ABD ordusunun Suriye’de gayrihukuki bir ordu konumuna düşürdü. ABD, bu noktada, hukukilik kazanmak adına, askeri operasyonlarında, ya Rusya gibi Şam’ın onayını alacak, ya BM Güvenlik Konseyi’nden karar çıkaracak ya da DEAŞ’a karşı olduğu iddiasını Suriye’de temsiliyeti bulunan muhaliflerin talebiyle gerekçelendirecekti. ABD dış politikası, bu üç hamleden hiçbirini yapamadı zaten isteseydi de yapamazdı. Çünkü birinci şıkkı yapsa, müttefikleri tarafından reddedilecekti, ikinci şıkkı yapsa BM’de veto edilecekti, üçüncü şıkkı yapsa YPG/PKK terör örgütünden vazgeçmesi gerekecekti. Bütün bunları devre dışı bırakacak şık da Esed’in devrilmesiydi ki ABD bunu da yapamadı. Bu durumda geride kalan tabloda yer alan Suriye’de hem yasal hem de askeri açıdan güçlü bir Rusya bölgenin tartışmasız başrol oyuncusu oldu. 
ABD, başarısız dış politikası nedeniyle, Rusya, İran ve Türkiye'den oluşan Astana üçlüsünün bölgesel hakimiyetini engelleyemediği gibi "Küçük Grup" durumunda kaldı. Astana sürecinin aktörleri, bölgede etkin bir şekilde 'kurtarılmış bölgeleri temizlerken ABD seyirci kaldı. ABD’nin bir başka başarısızlığı da DEAŞ’la mücadelede müttefiklerden yaklaşık 5 milyar dolarlık destek beklemesi ve bunun gerçekleşmemsi oldu. Türkiye ile yaşanan S-400 krizi de işin üstüne adeta tüy dikti. Son hamlede Türkiye’nin Fırat'ın doğusuna yapacağı operasyon öncesinde ABD'yi "Bizimle değilsen terör örgütüyle müttefiksin “ mealindeki sıkıştırması da ABD’nin Suriye politikasını bitirmiş oldu. 
Perde arkasında söylenen ABD’nin Irak’a karşı Suriye’yi ve eğit-donat müttefiklerinde Ürdün’ü Rusya’ya bıraktığına dair gizli anlaşmalar yaptığı görüşü de çok fazla yabana atılacak bir görüş değil. Bunu zamanla daha iyi göreceğiz. Çünkü bölge I. Dünya Savaşı’nda da gizli anlaşmalarla parsellenmişti. 
Ayrıca, ABD’nin Suriye'den çekilme kararı aynı zamanda ABD’nin Suriye üzerinde İran’ı kontrol etme düşüncesinin de iflası anlamına geliyor.  Bu kararın ortaya çıkardığı asıl gerçek ABD ordusunun Suriye’de savaşı kaybettiğidir. Bunun Trump’ın ifadesinden de anlamak mümkün. Çünkü Trump DEAŞ’ı yendik derken  "Biraz da diğerleri savaşsın" demek suretiyle bu başarısızlığını ortaya koymaktadır. 

Tarih: 15 Ocak 2019 Salı    Hit: 3018




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol