Türkiye’de her gün, hatta her saat değişen suni gündemlerle yaşıyoruz. 3-5 günlük, hatta saatlik gündemler oluşturulup hızla tüketiliyor. Oysa gerçekler, adım adım, sessiz ve aheste bir şekilde ilerliyor.
2016’dan bu yana, ülke içindeki mal ve can kaybına sebep olan ihanetler sonlandırılıyor. Bu ayrık otlarının ayıklanmasıyla, bölgede güçlü bir nüfus birlikteliği ufukta beliriyor. Sınırlarımızda oluşturulan güçlü güvenlik ile Türkiye, komşularımız Irak ve Suriye’ye refah getirecek. Yani, 45 milyonluk Irak, 25 milyonluk Suriye ve 90 milyona yaklaşan Türkiye ile toplamda 160 milyonluk bir güç… Amerika’nın yarı nüfusunda bir ekonomik bölgesel güç doğuyor.
Bu oluşan hatta ne var? Müthiş bir üretim gücüne sahip Türkiye var. Müthiş bir enerji coğrafyasına sahip komşularımız var. Yarım asrı aşkın süredir, terör aparatları ve baskıcı katil diktatörlerle on binlerce insan ve milyarlarca dolar kaybeden bölge insanı, ruhsal ve ekonomik çöküşü yaşadı. Türkiye’nin hem diplomasi hem savunma hem de sahada terör odaklarını bitiren, prangalarından kurtulan herkesin kazandığı, kardeşliğin hakim olacağı bir süreç başladı. Suriye’deki son Esad artıklarının saldırılarının anında kesilmesi önemlidir. Ağalarıyla, ırgatlarıyla kaybedenlerin son çırpınışlarıdır. Çok farklı bir Türkiye ve coğrafya geliyor. Suriye’de Devlet Başkanı Ahmet Şara, yıkılmış bir ülkeyi ayağa kaldırmak için itidalli ve başarılı diplomasi atakları yapıyor.
Türkiye, “Terör artık silah bırakacak, ya da kimin bayrağının altına saklansa da gereği yapılacak” dedi. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla süreç hızlandı. Tecrübe ve güçlü liderliğinde Erdoğan ve ilmek ilmek oya gibi işleyen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın çalışmasının sonucudur. Bakmayın, ABD fırsat verdi gibi algı yürütenlere… Kimse tepside bir şey sunmadı. İsrail’in ve ABD’nin arzusu, Suriye’de YPG, SDG, PKK’ya ülkenin anahtarını teslim etmekti. Türkiye’nin ezikleri, sırf Başkan Erdoğan düşmanlığından ülkenin kazanmasını bile hazmedemiyor sanki!
Türkiye olaya hakim, Suriye’deki yönetim de hakim. Güçlü bir iş birliğimiz var. Irak da önemli. Irak da artık yoruldu ve bu zenginliğin içerisine refah arıyor. İran, bu yönetim şekliyle her yere problem olur. Dünyanın en zengin petrol yataklarına sahip, en zengin doğal gaz yataklarına sahip ama sadece Şiilik misyonunu ön plana çıkardığı için fakir… Türkiye’deki bu gelişmeler onları biraz daha zayıflatabilir. Yani, İran’daki dini yönetim, nasıl ki bizdeki daha önceki cumhurbaşkanlığı sistemi vardı ve bu askerin elindeydi, şu andaki Mısır’daki gibi elini kolunu bağlıyordu. Bu coğrafya enerjisini yıllardır boşa harcadı. Artık eski düzen bitti… İnsanlar 40-50 sene önce dünyadan bir haberdi. Artık 20 sene önceki dünya değil… Herkesin her türlü haberi anında alabildiği bir dünyada yaşıyoruz. Algıyla bir yere kadar…
Sanki ABD ile İsrail’in stratejik hedefleri örtüşmüyor. Trump, “Güvenliğinden ben sorumluysam benim üstüme laf söylemeyeceksin” diyor.
*
Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturduğu günden bu yana algı yönetimi konusunda oldukça maharetli bir performans sergiledi. Ancak bu maharet, İstanbul’u yönetmek yerine kendi siyasi kariyerini inşa etmek için kullanıldı. Belediye, hizmet merkezi olmaktan ziyade, adaylığın oldu bittiyle açıklanma merkezi haline geldi adeta…
İBB’nin hizmet noktasında beklediği acil sorunlar var; depreme hazırlık, kentsel dönüşüm ve ulaşım gibi… CHP içindeki parti içi mücadele ve Cumhurbaşkanlığı adaylığı için harcadığı kaynak ve zaman ise düşündürücü…
Ancak bu eksiklikler, İBB’nin PR ekibi ve medyanın makyaj ustalarınca başarılı bir şekilde perdeleniyor.
ABB Başkanı Mansur Yavaş, “Biz işimizi yapıyoruz” diyerek sessiz kalmayı seçen isimler den, bu agresif siyasi hamlelerden rahatsız.
CHP içinde kendi istediği isimleri belediye başkan adayı yapma girişimiyle parti içi huzursuzluğa da sebep olmuştu. Ancak bu mücadelede karşısına çıkan en büyük engel, sadece parti içindeki rakipleri değil, geçmişden gelen iddialar ve ifşalar.
“Kent uzlaşması” diyerek DEM ile girdiği seçimlerin ardından yolsuzluk ve terör iltisaklı tutuklamalar ile bir mağduriyet çıkar mı? ümidi doğsa da olmadı. Çünkü kayyum atamaları ve operasyonlara neredeyse DEM bile sesini çıkarmıyor, artık...
Sahi Ekrem başkanın yurt gezileri, sizlere de Cem Uzan’ı hatırlat mı yor mu?