Fransa'da gerçekleşen 2024 Yaz Olimpiyat Oyunları, Türkiye için hayal kırıklıklarıyla dolu bir süreç olarak sona erdi. 18 branşta toplam 101 milli sporcumuz, Türkiye'yi en iyi şekilde temsil etmek için mücadele etti. Ancak Türkiye, 40 yıl aradan sonra ilk kez olimpiyatlardan altın madalya alamadan döndü ve toplamda 3 gümüş ve 5 bronz madalya kazanarak oyunları 64'üncü sırada tamamladı.
Bu tablo, Türkiye'nin spor politikalarına ve spor yönetimine dair önemli soruları gündeme getirdi. Devlet tarafından sağlanan imkanlar uluslararası standartlarda üst düzeyde. Ancak bu imkanların doğru ve verimli kullanılamadığı gerçeği de karşımızda duruyor. Spor federasyonları ve yöneticilerin etkinliği sorgulanıyor.
Bu süreci Spor Bilimlerine inanmayanlarda, sporcularımıza ve iyi eğitimli spor adamlarımıza itibar etmeyen yöneticilerde aramalıyız.
Türkiye'nin spor alanında başarıyı yakalaması için, spor politikalarını yeniden gözden geçirmesi ve dünyadan başarılı örneklerden ders alması gerekiyor. Sporda altyapı yatırımları kadar, bu altyapının verimli kullanılmasını sağlayacak eğitim programları da çok önemli. Genç yeteneklerin keşfi ve sistemli şekilde geliştirilmesi için spor okulları ve akademilerin yaygınlaştırılması şart.
Ayrıca, bilimsel ve teknolojik destek olmadan sporcuların performansını artırmak mümkün değil. Dünya genelindeki gibi sporu bir kültür olarak benimsetmek, toplumun her kesiminde sporun yaygınlaştırılmasıyla mümkündür. Spor federasyonlarının işleyişi de verimlilik açısından sıkı şekilde denetlenmeli ve liyakata dayalı atamalar yapılmalı.
ABD ve Çin, sporcularının eğitim, sağlık ve mental gelişimlerini destekleyen sistemleriyle başarıya ulaşıyor. Genç yetenekler uzun vadeli gelişimleri destekleniyor. Bilimsel araştırmalarla besleniyor ve sürekli gelişim gösteriyor.
Japonya, sporcularında fiziksel ve zihinsel dayanıklılığı ön plana çıkaran bir spor kültürüne sahip. Sporcularını hem teknik hem de mental açıdan sıkı eğitimden geçiriyor. Bu disiplin, uluslararası alanda sürekli başarı getiren bir unsur olarak dikkat çekiyor.
Gençlik ve Spor Bakanlığı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve spor federasyonları en kısa sürede değerlendirmelerini yapıp, başarı için sporda yeni bir reform belirlemelidir.
Sporda son dönemlerde başarı çıtasını gittikçe arttıran ülkelerdeki spor politikaları iyice incelenip, ortak projeler üretilmeli gerekirse onlardan danışmanlık ve antrenörlük gibi alanlarda destek alınmalıdır.
Yoksa spor tesisi yapmakla, bilmem ne kadar lisanslı sporcu sayısıyla övünmekle olmuyor bu işler.
Başarıya giden yol sadece maddi kaynaklardan değil, spor kültürümüzü yeniden yapılandırmaktan geçiyor. Eğer doğru adımlar atılırsa, Türkiye'nin sporcuları gelecekte madalya kürsüsünde bayrağımızı dalgalandıracak ve İstiklal Marşımızı dinletecektir.
Olimpiyatlarda 40 yıl sonra altın madalya gelmediği için şimdi suçlular aranıyor. Eylül ayından itibaren federasyon seçimleri başlayacak. Uzun dönemdir federasyon başkanlığı yapanlar, uluslararası organizasyonlarda başarılı olamayan sporcularına rağmen yeniden göreve getirilirse “Demek ki o federasyonun camiası memnun” diyeceğiz. “Yenile yenile yenmesini de öğreneceğiz” diyerek yeniden destek isterler. Kimse de “Yıllardır başarınız yok. Bırakın da başkası gelsin” diyen sayısı çok az. Siyasileri arkasına alan “Ben Başkanım” edasıyla geziyorsa ve ortada bir başarı yoksa, kusura bakma ama o göreve layık değilsin. Spor camiası da ahbap-çavuş ilişkilerine bakmadan Türk sporu için karar vermelidir. Yoksa her olimpiyattan sonra böyle konuşuruz ve yazar dururuz.