Özgüven; kişinin kendi gücünün farkında olarak kendi özüne güvenmesi ve başarabileceğine inanması demektir. Aynı zamanda kişinin kendisine ilişkin düşünceleri, duyguları ve davranışları içerir. Anne - babalar kuşkusuz her durumda ve şartta çocuklarına sonsuz değer vermekte ve sevmektedir. Buna rağmen birçok vakada dikkati çeken kendine güven duygusundaki eksikliktir. Ebeveynler “anne - baba çocuğunu karşılıksız sever ve çocuğu onlar için sonsuz değere sahiptir” yargılarını çocuklarının da kendileri gibi idrak edebileceğini zanneder. Oysa ki çocuklar on bir (11) yaş ve sonrasında bilişsel (zihinsel) açıdan ‘soyut işlem dönemi’ dediğimiz evrede bunu yavaş yavaş idrak etmeye başlar. Dolayısıyla soyut işlem döneminden önce çocuklardan bu anlayışı beklemek pek parlak sonuçlar vermemektedir.
Çocuklarda özgüven gelişimi, içinde bulundukları ortama ve anne-babaların göstermiş olduğu davranışlara doğrudan bağlıdır. Bu çerçevede düşük benlik saygısına ve kendine güvenin olmamasına neden olabilecek durumları maddeler halinde gözden geçirelim:
• Yüksek düzeyde başarı beklentisi olan, hata payı bırakmayan, yıkıcı eleştiri yapan, mükemmeliyetçi anne- babalar farkında olmadan çocukların özgüvenini zedeler.
• Aşırı korumacı, çocuğu için her şeyi yapan, ondan bir talepte bulunmayan ebeveynler onun öğrenmeye olan doğal merakını ve bağımsız olabilme kapasitesini köreltmiş olur.
• Anne - baba aşırı baskıcı, kontrolcü, aşırı eleştirel ve fazlasıyla ihmalkarsa, çocuk kendini son derece güvensiz hisseder ve reddedilme duygusunu uyumsuz davranışlarla dışa vurur.
• Anne - baba arasındaki çatışmalar, aşırıya giden tartışmalar eşlerin özgüven sorunlarının sonucudur. Bu çatışmalar bu ilişki biçimine tanık olan çocuktaki özgüveni eksiltir. Ebeveyndeki değersizlik hissi çocuğu da yansır. Anne - babalar, çocuklar için kendilerini gördükleri aynadır, aynı şekilde çocuklarda ebeveynlerinin aynasıdır.
• Ebeveynler çocuklarını (beden biçimi ve ölçüleri, ders başarısı vb.konular hakkında) başkalarıyla kıyasladığında bir anlamda onları reddetmiş olurlar. Bu olduğu şekilde sevilmeyeceği, öteki gibi olduğunda kabul görebileceği mesajını içerir. Çocuğun hisleri ise malumdur; yetersizim, onun gibi değilim, benim ben olarak değerim yok!
• Çocuğun, -bu şekilde terbiye edebileceğini sandığı için- ceza olarak kullanılan fiziksel şiddete maruz kalması (tokat atmak, vurmak, kulağını çekmek vb.) kendisine aşağılayıcı sözler söylenmesi, özgüveni zedeleyen başlıklar arasında karşılaştığımız en uç örneklerdir.
Tüm sorunları, çatışmaları en aza indirmenin yolu, ilişkiler arası saygıdan ve koşulsuz sevgiden geçmektedir. Çocuğun özgüvenini geliştirmek, ona gösterilen ilgiye, saygıya ve verilen değere bağlıdır.