18 Nisan 2024 Perşembe   

Sadık KAHRAMAN / Gazeteci Yazar / Şehir ve İnsan

OPERA VE YORGUNLUK

 

SON zamanlarda Kemal bey ve ekibi siyaseti çok farklı ve aciz bir şekilde ele alıyor. CHP li vekillerin yaklaşımları gerçekten bu kadar da olmaz dedirten cinsten. Yakın tarihlerde yaşanan örnek olaylara bir bakalım: CHP'li Hurşit Güneş meclis kürsüsüne elinde terazi ile çıktı. Adalet istiyoruz dedi. CHP'li Veli Ağbaba da gaz maskesini taktı öyle çıktı kürsüye. Kaskını da yanına almıştı. Gazın toplumsal huzura, dünya barışına, hümanizme etkilerini, zararlarını anlattı. Son olarak CHP'li Çetin Arık meclisten Tarım Bakanına tezek gönderdi. Yanına tezek, hayvan yemi ve oyuncak dana da alıp öyle yaptı basın toplantısı adı altında şovunu. Ve böylece yıllardır işlediği seviyesiz siyaset anlayışına 'Tezek'ten siyaseti de eklemiş oldu CHP. Velhasıl; terazili, süt şişeli, çiğ kıyma ve pişmiş koyun kelleli, kasklı-gaz maskeli, kürsüde ceket çıkartıp üçlü çektirmeli, kürsüye çıkıp süreyi susarak beklemeli, ret oyu yerine kırmızı kart göstermeli, kanun tekliflerinin ard arda birleştirilmesiyle oluşturulan metrelerce uzunluktaki "Rulo Teklif(!)" ile şov yapmalı, kendilerini kürsüye kelepçelemeli, milletvekilini ısırmalı politikalar ile gündem oluşturan CHP; bu tutumdan vazgeçmeden, halihazırda sıfırın altında olan itibarını bırakın yükseltmeyi, aksine daha da aşağılara çekmektedir. Zavallıca politikalarını bırakmadığı sürece 70 yıldır olduğu gibi hiçbir zaman iktidar yüzü de göremeyecek. 
•••
Gel gelelim AK Parti, kendini yenileme adı altındaki belediye başkanlarını istifa ettirme projesiyle halkın farklı kesimlerinden tepki almaya da başladı. Yaşananların bir hukuk devletinde, demokratik olduğu söylenen bir ülkede meydana geldiğine inanmak güç. Geçen yazımızda, özellikle Melih Gökçek'in istifası meselesinde, Gökçek o dönemde önde gibi görünse de bu ilerleyen zamanlarda mutlaka Erdoğan'ın alacağı bir maç olacaktır demiştik. Fakat bu Erdoğan'ın siyasi karizma ve başarısının ispatı olmaktan çok öteye gitti. Bursa ve başka illerden de gelen istifa haberleri, tek bir direktifle görevine son verilen seçilmiş insanların istifa olarak lanse edilişi ne derece etik durdu sizce? Belediye Başkanlığına seçildiği günlerden beri Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın diline pelesenk ettiği "milli irade" ifadesi sanki sadece kendisi için geçerliymiş gibi görünmeye başlandı.
Bu "görevden alınan" belediye başkanlarını o koltuklara taşıyan da milli irade değil miydi? 
Düne kadar "seçimle gelen ancak seçimle gider!" diye haykırılıyordu meydanlarda. "Beni bu makama milletim getirdi, ancak milletim indirir." diyen, bunu kendisine yöneltilen her saldırıda öne süren, aksi görüşü ima edene anında karşılık veren de Cumhurbaşkanı Erdoğan'dı. Ne değişti peki? Belediye Başkanlığı koltukları kendi tekelindeyse bizler neden gidip oy kullandık; değilse bu görevden almaların sebebi ne olabilir? Neden açıklanmıyor? Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek istifa konuşmasında "Ben yorgun olduğum için değil liderim istediği için istifa ediyorum." dedi üstelik. Demek sebep, son günlerde dillerden düşmeyen metal yorgunluğu da değil. Ne o zaman?! Bu ne yaman çelişki değil mi? Madem ortada bir sebep yok neden istifasını istedin bu adamın diye sormazlar mı? Biz demokrasi ilkelerine göre yönetilen bir devletsek eğer nasıl olur da Gökçek'in dediği gibi "Emir demiri keser." ?!
•••
AKM'nin yerine yapılması planlanan opera binasının gündeme gelişinden beri hiçbir siyasi taraftan olumlu bir tepki görmedim. Ne Erdoğan destekçileri ne sanatsever(!) CHP'liler beğendi projeyi. Aslında ben özellikle CHP'lilerin çok memnun kalacağını düşünüyordum! Malum, 'koyun' ve cahil(!) halk körü körüne Erdoğan'ı destekliyor dediklerine göre kendileri bunun aksi şekilde davranıp güzel bir davranışı alkışlamalılar. Çok elit ve aydın(!) insanlar olduklarına, at gözlüklü olmadıklarına göre opera binasına olumlu bir görüş bildirmek onlar için olağan bir tavır olur. Hep eleştiren, hep sorgulayan insanlar(!) bunlar çünkü. E beklentilerim gerçekleşmeyince şaşırdım haliyle. Ne garip. 80 yıl boyunca ülkenin %50'sinden fazlasını karşılarına alıp aşağılıyorlar, hakaret ediyorlar, sığ görüşlü-geri kafalı diyorlar, bağnaz diyorlar ama ne hikmetse kendini asla yenileme gayreti içinde olmayan, absürt komedi tadında gaflardan bıkmayan, milletin hiçbir derdini anlamaya çalışmayan CHP'yi hiçbir dinamizme sahip olmamasına rağmen "körü körüne" destekliyorlar. Çünkü kendileri de dinamik değiller aslında. Köhne ve yosun tutmuş zihinleri sadece tek parti dönemindeki faşizmi arzuluyor. Hala 1940'larda yaşıyorlar. Geleceğe dair hiçbir proje amaçları yok. Projesi olan AK Parti'yi de sadece eleştiriyorlar. Yeni bir fikir üretme çabasına girmiyorlar eleştirirken. Çünkü onlar doğuştan asilzade(!) Kendilerinin yapmadığı hiçbir şey güzel ve takdire layık değil gözlerinde... 
Ama en nihayetinde, diktatör geleneğinin sahipliği yanında noterliği de üstlenmişler... Hayrolsun.

Tarih: 14 Kasım 2017 Salı    Hit: 1149




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol