Terörle mücadele meselesi her ne kadar senelerdir gündemimizden tam anlamıyla hiçbir zaman düşmese de, milliyetçilik akımının dünyanın her yerinde gitgide daha çok popülerleştiği güncel düzende, tekrar masaya yatırılması gereken bir başlık olarak yeniden dillendirilmeye başlandı. Hem terörle mücadele hem de genel anlamda savunma sanayii mevzuunda Cumhuriyet tarihinin en başarılı günlernin mimarı olan iktidar, ki bunu pekçok emekli paşa ve askerimiz de teyit ediyor, son günlerde çizgisine açıklık getirmek istercesine, Bahçeli’nin terör elebaşıyla ilgili çıkışından da hareketle bir istikamet gösteriyor. Nitekim Erdoğan, Suriye sınırıyla ilgili operasyonlara dikkat çekerek, teröristlerin kökünü kazımaktan başka terörle mücadele yolu olmadığının da altını çizdi. Yapılması gereken de budur. TUSAŞ’a yapılan son saldırı bunun en büyük delilidir. Bahçeli’nin çağrısına DEM’den gelen küstahça cevap da Özgür Özel’den gelen, “el artırma” niteliğindeki “devlet vaadi” de bunu açıkça göstermiştir. Kürtler bu memleketin evladıdır, devlet de bunu iliklerine kadar benimsemiş ve benimsetmiştir. Kimsenin kimseye ne devlet ne de ayrıcalık verme borcu vardır. Kürtler ayrıdır, PKK ayrıdır. Kendini PKK’dan ayırmayan, Kürt veya Türk herkes teröristtir. Bunun ırkı, dili yok. Onun için temcit pilavı gibi aynı şeyleri önümüze getirip tartışmanın da alemi yok. Hala PKK’yla arasına çizgi çekmeyen, silahtan, dağdan, eşkıyalıktan kendini ayırmayanların, kent uzlaşısında sırtını nereye dayadığı belli olmayanların, PKK’yla iltisakı sebebiyle tutuklanan, yerine kayyım atanan belediye başkanları için kendini yırtanların, bu memleketin yarınına düşman olduğu açıktır. Asıl sorgulanması, üzerinde düşünülmesi gereken işte bunlardır. Kürtlerin asıl düşmanının PKK olduğunun, Kandil’in aslında kime çalıştığının tüm Kürtler tarafından görülmesi, son çıkışlar sayesinde mümkün olacaktır..
**
Memleketteki her polemiğin içinde kendine yer buluyor, alakalı alakasız her konuda açıklama yapıyor, Türkiye gündemi kendisine yetmiyor, dünya siyasetine de karışıp yeni seçilen Amerikan başkanına tweetler atıyor, parti genel başkanlarını ziyaret ediyor, neredeyse gezegenimizin her tartışmasında, her ikileminde, her uyuşmazlığında yerli yersiz bir yorumu var, var da, bir tek İstanbullu’ya ayrıacak vakti yok. Evet, İBB Başkanı İmamoğlu’ndan söz ediyorum. Şu yanan, kaza üstüne kaza yapan, parçalanan, sürekli bozulup arıza yapan, durağa varmak bilmeyen metrobüslere, otobüslere de bir el atar, asıl görevinin, terörle mücadele kapsamında tutuklanan, sorgulanan, gözaltına alınan, yerine kayyım atanan belediye başkanlarına kol kanat germek değil, İstanbul’da hizmet etmek olduğunu ne zaman hatırlar acaba? Her şeyi kendisiyle ilgili bir mesele haline getirmeyi başaran başkanımız, İstanbul için çalışmayı da kendine görev edinebilir mi, kim bilir? Merakla bekliyoruz.
**
Birkaç hafta önce varlığından haberdar olduğumuz Yenidoğan çetesi hakkında ne söylenebileceğini düşündüm durdum. Aylardır televizyonlarda canice katledilişlerini izlediğimiz on binlerce çocuğun dehşet dolu yüz ifadeleri, korku dolu halleri gözlerimin önüne geldi. Terörle beslenen vandal, sözde bir devletin soykırımına kurban edilen masum yavruların çaresizliğinin, korunmasızlığının, alçak İsrail’in barbarlığının beni insanlıktan nasıl nefret ettirdiğini hatırladım. Yine de ne yaptıysam, ne düşündüysem, kendi ülkemde, güvenerek gittiğim hastanelerde, kendi vatandaşımın, üstelik kendisine sağlıkçı diyen insanların nasıl bu kadar zalimleşebildiğine, doktor, hemşire diye itimat edilen o vicdansızların para uğruna nasıl merhametsizleştiğine inanamadım. Sağlık Bakanı Memişoğlu, olayla ilgili, eski bakan Müezzinoğlu’nu da kast ederek “bakanımın da, arkadaşımın da hastanesini kapattım, bir CİMER ihbarıyla çeteyi çökerttik.” diye bir açıklama yapmış. Taviz vermeyiz diyor. Skandalı bizlerin 6 ay kadar gecikmeli öğrenmemizin, daha doğrusu bu rezaletin yeni gündeme gelmesinin sebebi de dosyanın savcısının tehdit edilmesiymiş. Halbuki internette insanların buna benzer şikayet mesajları yıllar öncesine dayanıyor. Ne diyelim, devletin bazı kurumlarında ne yazık ki büyük ciddiyetsizlik mevcut. Bu canilerin de, bunlarla bağlantılı her bir kişi ve kuruluşun da en ince ayrıntısına kadar incelenip ortaya çıkarılması, hükümetin vatandaşa en temel ve büyük borcudur. Dünya da, insanlık da ne yazık ki bir felakete doğru sürükleniyor. Allah güzel vatanımızı muhafaza etsin, sonumuz hayrolsun. Vesselam.