28 Mart 2024 Perşembe   

Mustafa HATİPLER / Prof. Dr. / Rumeli Mektupları

MART AYI, İSTİKLAL MARŞI VE AKİF

 

BİZİM için Mart ayı, biraz zafer çokçası hüzündür, hicrandır, gözyaşıdır. Çanakkale zaferiyle sevinen yüreklerimiz,Çanakkale zaferindeki şehitlerimizle mahzunlanır.
Balkan Harbi’nde Edirne’nin düşmesi ile karalar bağlar. Bizim için Mart ayının bir güzel yanı İstiklal Marşımızın Birinci Mecliste kabul edilmesidir.  İstiklal Marşımız denince de elbette aklımızda Mehmet Akif Ersoy belirir. Mehmet Akif, Berlin’den Necid çöllerine kadar uzanan bir coğrafyada teri ve gözyaşı olan bir aydın, bir dava adamı ve son akıncıdır.
Edip Cansever, “Mendilimde Kan Sesleri”nde:
“İnsan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
Suyunda yüzen balığa
Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğilimine” diye yazar ya hani, Mehmet Akif’in de hayatı, yaşadığı döneme benzer. Bozok Ünv.’den Prof. Dr. Tahsin Deliçay’ın tespiti ile: “Anadolu’da yüklendiği  vatana hizmet görevinin bir benzerini Mısır’da yükle”nir.  Mehmet Akif kendisini şu mısralarıyla anlatmaktadır:
“Bana sor sevgili kari’, sana ben söyleyeyim,
Ne hüviyette şu karşında duran eş’ârım:
Bir yığın söz ki, samimiyyeti ancak hüneri;
Ne tasannu’ bilirim, çünkü, ne san’atkarım.
Şiir için ‘gözyaşı’ derler; onu bilmem, yalnız,
Aczimin giryesidir bence bütün âsârım!
Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!
Oku, şâyed sana bir hisli yürek lâzımsa;
Oku, zîrâ onu yazdım, iki söz yazdımsa.”
Akif hakkında çok şey yazıldı şüphesiz. Onun hakkında çok insan yazdı. Bunların içinde, 2021 yılında Değerli Hocam, Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar’ın kaleme aldığı “Çekiç İle Örs Arasında Mehmet Akif Ersoy” kitabının apayrı bir güzellikte olduğunu da yazmadan geçmeyelim. Bu yazımızda; Onunla ilgili olarak, bilinenlerden uzaklaşarak ve farklı bir bakış açısı olması düşüncesiyle, ona, Mısır’da iken sahip çıkan, (kendi ifadesiyle), “Onunla arkadaşlık yapma bahtiyarlığına eren” Mısırlı edip ve doğu dilleri âlimi Abdulvehhâb Azzâm’ın kaleminden bir tespit yazalım istedik:
“Mehmet Âkif, Arap şairlerinden İbnu’l-Fârid’ı Türklerden de Fuzûlî’yi, İranlılardan Sâdi’yi, Fransızlardan da Le Martin’i severdi. Onun şiirinde bu kişilerin açık veya gizli etkisinin olduğunu söylemek mümkündür. Fakat Âkif’in Türk nazmını, aruzda başka hiçbir şairin ulaşamayacağı bir seviyeye getirdiğinde şüphe yoktur. Zira Türkçe onun kalemiyle şiir dili ve dillerin en açığı olmuştur. İstiklal Marşı, Âkif’in kalemiyle en açık beyan haline gelmiştir. ‘Hakkın Sesleri’ ve ‘Safahat’ın yedi kitabı Türk edebiyatının müstağni kalamayacağı bir mirastır. Çünkü Âkif’in edebiyat tarihinde özel bir yeri vardır.”

Tarih: 13 Mart 2021 Cumartesi    Hit: 8042




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol