• Böbrekler karnımızın iyi korunmuş arka
bölümünde yer alır ve her biri sıkılmış birer yumruk büyüklüğündedir. Böbreklerimizin çalışması ve idrar oluşumu
süzme, geri emilim ve salgılama olmak üzere 3 aşamada gerçekleşir. Normal
yetişkin bir insan ortalama olarak 24 saatte 1-2litre arasında idrar çıkarır. Vücudumuzun
normal çalışması ve kendimizi sağlıklı hissetmemiz için bir iç dengeye ihtiyaç
vardır. Bu iç dengenin sürdürülmesinde böbrekler çok kapsamlı bir görev
üstlenirler. BÖBREĞİN GÖREVLERİ •Vücuttaki sıvı dengesini sağlamak. Bunu
idrar miktarını arttırarak veya azaltarak yapar. •Temel maddelerin vücudumuzda uygun
oranlarda bulundurulması ve yakılması. Yemek yediğimiz zaman aldığımız gıda ve
sıvıların vücutta yakılması sonucunda atık maddeler ortaya çıkar bu atık
maddeler arasında üre, kreatinin, sodyum ve potasyum gibi bileşikler bulunur.
Bu atık ve su fazlası kandan böbrekler aracılığı ile süzülür ve idrar olarak
vücuttan çıkar. Vücudun ihtiyacı olan maddeler ise kanda saklanır. Böylece
vücuttaki asit ve tuz seviyesini ayarlamaktadır. •Kan yapımında görev alan bir hormon
(Eritropoetin) salgılamak •D vitaminini aktif hale getirerek kan
kalsiyum düzeyinin ayarlanmasını böylece kemik yapısının korunmasını sağlamak •Kan basıncını düzenlemek BÖBREK YETMEZLİĞİ Böbrek yetmezliği; böbreklerin yukarıda
sıralanan görevlerini yapmaması, fonksiyonlarını yitirmesi demektir. Böbrek
fonksiyonlarını yitirince atık maddeler ve fazla su vücutta kalır. Bunlar
miktar olarak çok olunca zehir etkisi gösterir. Ani ortaya çıkan böbrek
yetmezliği; Akut Böbrek Yetmezliğidir. Kronik Böbrek Yetmezliği ise, uzun süre,
ilerleyen hastalıklar sonucunda böbrek fonksiyonlarının geriye dönüşsüz bozulması
ile kandaki ürenin normal değerlerinden fazla olmasıdır. Böbrek
fonksiyonlarının bozulmasında birçok etken vardır; bunları şu şekilde
sıralayabiliriz: • Bazı böbrek hastalıkları • Şeker hastalığı • Yüksek tansiyon • Enfeksiyonlar • İlaçlar • Böbrek taşları • Damar Hastalıkları • Emboli (Kan damarlarını tıkayan yağ, hava
pıhtı) • Kanama • Yanık • Zehirlenmeler • Kötü huylu tümörler • Prostat hastalığı KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİNİN BELİRTİ VE
BULGULARI • Yüksek tansiyon • Kansızlık • Halsizlik, yorgunluk • Soluk renk • Baş ağrısı • Baş dönmesi, göz kararması • Mide bulantısı, kusma • Vücudun çeşitli bölgelerinde su
toplanması (Ödem) • İdrar olmaması ya da çok az olması
(Başlangıç döneminde idrar miktarı fazla olabilir.) • Kiloda artış • Ciltte kaşıntı • Solunum problemleri • Kanda asit miktarında artma • Sinirlilik • Kemik ağrıları, adale krampları KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİNİN VÜCUT
SİSTEMLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ KALP DAMAR SİSTEMİNE ETKİSİ Bu sistem üzerinde 3 farklı etkisi vardır • Yüksek tansiyon (Hipertansiyon) • Kalbin, dokuların ihtiyacı olan kanı
yeteri kadar pompalayamaması (Konjestif kalp yetmezliği) • Böbrek yetmezliğinde üre yüksekliğine
bağlı kalbin koruyucu tabakası olan perikartta iltihaplanma, sıvı birikimi
(Üremik Perikardit) SİNDİRİM SİSTEMİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Kronik Böbrek Yetmezliğinde kanda birikime
uğrayan atık maddelerden biri olan üre tüm sindirim sistemi mukozasında
salgılanır. Üre zararlı (toksin) bir madde olduğu için mukozayı tahrip eder,
zedeler. Midede mukozayı tahrip etmesine bağlı yaralar, kanamalar görülebilir.
Bulantı - kusma olabilir. Kusmanın diğer bir nedeni de; yüksek ürenin,
beyindeki kusma merkezini uyarmasıdır. DERİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Üre kristallerinin cilt altına birikmesine
bağlı olarak kaşıntı olabilir. Deri kuruyabilir, saçlar ve tırnaklar
zayıflayıp, incelebilir. SİNİR SİSTEMİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Üre düzeyi çok yüksek olan hastalarda,
ürenin beyine olan zararlı etkisine bağlı olarak; bilinç bulanıklığı, titreme,
çevreye uyum bozukluğu, aşırı sinirlilik görülebilir. KAS - İSKELET SİSTEMİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Kalsiyumemilimi için D vitamini etkilidir. D vitamini aktifleştirmek için
böbrekte bir enzimatik reaksiyon gerçekleşmelidir. Böbrek yetmezliğinde bu
işlemin azalmasına ya da hiç olmamasındabağlı olarak D vitamini aktive olmaz. Sonuçta aktif D Vitamini
azalır,kalsiyumun bağırsaklarda emilimi
azalır, kalsiyum düzeyi düşer. Bu durum kemik ağrıları şeklinde belirti
gösterebilir, hafif bir travmada kırıklar oluşabilir. KANSIZLIK Böbrek yetmezliğinde böbrekler yeteri kadar
kan yapımını uyaran hormon (Eritropoetin) üretemez. Ayrıca beslenme bozukluğu
sonucunda da anemi görülebilir. Dokular için gerekli oksijeni alyuvarlar taşır.
Alyuvarlar azlığında, dokular için gerekli oksijenin taşınması yetersiz olur.
Dokulara daha fazla oksijen gönderebilmek için de kalp daha çok çalışır. Kalbin
yükü artar. Dokuların yeterince oksijenlenememesine bağlı olarak halsizlik,
çabuk yorulma görülür. SON DÖNEMYETMEZLİĞİNİN TEDAVİ YÖNTEMLERİ 1.DİYALİZ A. Hemodiyaliz Diyaliz; hastanın genel durumunu
düzenlemek, su- elektrolitik dengesini ve vücutta biriken toksinlerin atımını
sağlamak, hastanın yaşama devam etmesini ve böbrek nakline hazırlanmasını
sağlamak için gereklidir. Hemodiyaliz; yarı geçirgen bir zar
aracılığı ile, kanda yüksek yoğunlukta bulunan bazı zararlı maddelerin, yayılma
yoluyla, diyaliz sıvısına geçmesi prensibine dayanır. Vücuttaki fazla sıvıyı
çekmek için de; zarın su tarafına bir emme basıncı uygulanır. B.Periton Diyalizi (Karın diyalizi) Karın boşluğunu saran zar (periton) suni
böbrek vazifesini görür. Karın duvarına takılan küçük bir tüp vasıtası ile
karın boşluğuna 1 - 2 diyaliz sıvısı akıtılır. Kan içindeki atık maddeler karın
zarı vasıtası ile diyaliz sıvısına geçer. Belli bir zaman geçtikten sonra bu
sıvı dışarı çekilerek yerine temiz sıvı verilir. 2. BÖBREK NAKLİ Kronik Böbrek Yetmezliği'nin ideal tedavisi
bugün için böbrek naklidir. Böbrek nakli hasta kimseye, canlı veya ölü birinin
sağlıklı böbreğinin, cerrahi müdahale ile nakledilmesi demektir. Böbrek nakli
ile ilgili kriterler sürekli değişmektedir. Geçmişte nakil yapılamayacağı kabul
edilen bir çok hastalıkta bugün, rahatlıkla transplantasyon yapılabilmektedir. Bugün, organ transplantasyonunda temel
amaç; organa ihtiyacı olan herkese, transplantasyon yapmak için, bütün
imkanları kullanarak ve mümkün olduğu kadar daha fazla hastaya daha sağlıklı
yaşam sağlamaktır.