Almanya Başbakanı Türkiye’ye valizini kendi elleriyle taşıyarak geldiğinden beri, Avrupalı görünce medeniyet(!) seviyesi üzerinden övgü yağmuruna tutmadan duramayan yurdumuz insanı, yine kendinden geçerek hayranlıkla Merz’i alkışladı, bir yanda da “bizimkiler” ile ilgili serzenişlerde bulundu. 2 sene önce, cansız bedenlerin ortasında kan revan içinde bir basın toplantısı düzenlemek zorunda kalan Filistin’in doktorlarına bakarken, sadece bugünlerin gelmesi 2 ay mı 2 yıl mı alacak diye merak etmiştim. Çünkü bizim Batılıdan alacak hiçbir insanlık, uluslararası hukuk veya adalet dersimiz olmamasına rağmen; Batılıya adeta aşık bir kitlemiz vardır. Memleketimizin yarıya yakını, Batılı her ne yaparsa yapsın elleri kopana kadar alkışlar. Bahsettiğim vahşet dolu, hazin görüntünün mimarları da, böyle kullanışlı piyonları olduğunu bilir ve hiç utanmadan dünya barışı, hak, hukuk, eşitlik, adalet nutukları atmaya devam eder. Alman Başbakanın valizini taşıdığı görüntülerin bende çağrıştırdığı ilk şey, ne yazık ki, Filistinli babaların çocuklarının paramparça olmuş bedenlerini poşetlerle ellerinde taşıdığı anlar oldu. Böyle bir katliama sebep olmuş adamların bu ucuz gösterileri, hepimizde onlara karşı daha da büyük bir tiksinme duygusu oluşturmalıyken, söylediğim gibi, belli bir cenahın çok ilgisini çekiyor. Benim naçizane arzum, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de bu sahte Batı medeniyeti algısının bir an önce yıkılması, Batılıların barış getirmek, uygarlık kurmak veya modernize etmek adı altında toplumları asimile ettiğinin, kendilerininkinden farklı kültürleri ortadan kaldırmaya çalıştığının, dahası, insanları kendi ajandaları uğruna göz göre göre katlettiğinin farkına varılmasıdır. Nitekim takım elbiselerin ve şık elbiselerin arkasına saklanıp soykırıma çanak tutan canileri, rahat rahat sürdükleri bisikletler de ellerinde taşıdıkları valizler de tarih huzurunda aklayamacak. Ne demişler, güneş doğudan doğar ve balçıkla asla sıvanmaz.
*
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, geçen ay yurtdışı gezisinden önce yaptığı açıklamalarda Filistin’de yaşanan soykırımın karşısında olduklarını anlatırken ilave etmişti: Türkiye’de 19 Mart’ta yaşanan darbe girişimini de dünyanın görmesi için katkı sağlamaya devam edeceğiz. Yani İmamoğlu’nun yolsuzluk soruşturması kapsamında gözaltına alınması ve tutukluluğu sürecini dünyaya anlatmaya devam edeceğini söylüyor. Bu konuda kendi halkına bile sütten çıkma ak kaşık oldukları argümanı dışında bir açıklama yapmayan bir partinin, kalkıp da yurtdışındaki tanıdıklarına, görüştüklerinene açıkladıklarını gerçekten merak ediyorum. Ayrıca, Özel’in, kendi seçmeninin zerre kadar gündeminde olmayan Filistin meselesini, -ki aralarında 7 Ekim’den beri “Oh olsun Araplara” veya “Çöl fareleri ektiğini biçiyor” tavrıyla hareket edeni maalesef çok- böyle bir soruşturmayla beraber ele alması da tam bir skandal. Fakat bu İsrail meselesinde hükümeti adeta işbirlikçi gibi lanse eden, yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili de milleti aydınlatıp iddiaların iç yüzüne ilişkin demeç vermek yerine dosyanın başsavcısıyla falan uğraşan bir zihniyetten başka türlüsünü beklemek de güç. Ne diyelim, klasik CHP..
**
Klasik CHP diyoruz ama açıkçası bir zamanların Altılı Masa partilerinin de ondan geri kalır yanları yok. En son, masanın küçük üyelerinden olan DEVA Genel Başkanı Ali Babacan, CHP’lilere hitaben; “2.5 yıldır bıkmadılar, usanmadılar! ‘Yok şu kadar milletvekili verdik, şöyle de böyle de.’ Hadi oradan!” demiş. Açıkçası partisinin çıkardığı milletvekili sayısıyla aldığı oyu kıyaslayınca, ki hesap uzmanları bunu çok daha iyi analiz edecektir, kendisi adına biraz tutarsız bir tablo ortaya çıkıyor. O tabloya bakıp da “Hadi oradan!” demeye ben olsam utanırdım. CHP’liler de tepkilerinde haklı üstelik. Zira Babacan ve Davutoğlu’nun masaya davet edilmelerinin en büyük sebebi, yanlarında AK Parti seçmenini getirebilmeleriydi. Hem seçmen getiremeyip hem CHP’nin meclisteki koltuk sayısını düşüren üstüne bir de %1 civarındaki oylarıyla toplanıp kendi grubunu kuran partilere CHP seçmeni ne kadar serzenişte bulunsa azdır. Ancak tabi iş işten geçti ve olan oldu. Bundan sonra olası Anayasa değişikliği görüşmelerinde CHP “kendi kendine” de varlık gösterebilmek istiyorsa serzenişlerdeki ayarı kaçırmamak partileri adına daha hayırlı olacak. Yoksa bu gidişle sahip olduğu birkaç müttefiki de kaybedecek. O zaman isteyen istediği kadar hesap yapsın, yine de güneşin balçıkla sıvanmayacağı ortaya çıkacak… Vesselam.