Değerli Paşavizyon okuyucuları; Bu ayki köşe yazımda ülkemizin insanının 20 yaş üzeri, nerede ise tamamını ilgilendiren gayrimenkul konusunda görüşlerimi sizlerle paylaşacağım.
Bundan yaklaşık 15 yıl önce bir makale okumuştum. Ülkelerin gelişme ve büyümesi ile ilgili. Orada en kolay yolun imar düzenlemeleri ile oluşacak gayrimenkul konusu olduğunu, diğer yolun planlı programlı sanayi temelli büyüme olduğunu yazıyordu.
Konunun alt başlığında imar artışına dayalı programın çok çabuk netice vereceğini hızlı karşılık bulacağını, süratle zenginleşme getireceğini, bütün bu olumlu başlangıca rağmen sonuçta 10-20 yıl sonunda nerede ise başa dönüleceğini, kazanımların kaybolacağını yazıyordu.
Sanayiye dayalı programda ise ilk 10-20 yılın sancılı olacağı, süreç sabırla takip edildiğinde ise kalıcı refahın zenginliğin olacağı belirtiliyordu.
Geçen süre içerisinde bu yazıyı ve yazıdaki detayları unutmadım, takip ettim.
Şu anda mevcut yaşadığınız süreç bu yazının ne kadar isabetli olduğunu göstermektedir.
15 yıldır sürekli PR’ı yapılan imar yolu ve banka kaynakları ile sürekli desteklenen gayrimenkul üzerinde gelişme programımız adeta duvara çarpmış durumdadır.
Daha bir iki yıl önce adeta uçan kaçan daireler, arsalar, binalar artık teklif dahi alamadığı duruma geldi. Bu taşınmazlar için kullanılan kredilerde rekor ödenmeme oluştuğunu duymaktayız.
80-100 metre kare daireleri dünyanın en pahalı fiyatları ile satacağını düşünerek arsa yatırımı yapıp inşaat başlayan firmaların ardı ardına konkordato süreçlerine girdiklerini sürekli duyuyoruz.
Bu sürecin daha da ağırlaşacağını ve sürecin bankacılık sistemimize ciddi zararlar vereceğini düşünmekteyiz.
Diğer taraftan sanayi yatırımının olmassa olmazı OSB’lerde oluşan arazi rantı ile de maalesef artık yatırımlar da durma noktasına gelmiştir.
Dünyanın nerede ise hiçbir yerinde onbin metre kare sanayi arsası, on milyon dolar etmezken ülkemizde etmektedir.
Çünkü OSB arsası adeta rant kapısı olmuş, amaç dışında el altında yatırım yapanlara değil, rant elde edenlere satılmıştır.
Aynı şekilde süreçteki rantı gören sanayici de ihtiyacı dışında yerler kapatmak süreti ile bu işe dahil olmuştur.
Değerli okuyucular;
Ülkemizde 85 milyon insanımızın 23 milyonun hanesi olduğunu düşünürsek ve tamamına üçyüz metre arsada müstakil ev yapsak, toplam olarak ülkemizdeki arsası küçük illerimiziden Bingöl ilimiz kadar yer kaplamaktadır. Hal böyle iken adeta ülkemizin arsası toprağı bitmiş gibi dağları taşları kapışmanın artık hiçbir geleceği kalmamıştır.
Bazen büyüklerin sözlerini unutuyoruz. Onlar ne derdi, bir daire iş yeri vs. alacaksanız kira gelirine bakın, 12-15 yılda kira geliri alışı karşılıyor ise normaldir.
On yılın ve altında kira geliri ile alım karşılanıyorsa bu caziptir imkan varsa alın derlerdi.
Gayrimenkul sektöründe yaşadığımız süreç şu anda bu verileri karşılamıyor olsa bile 1-2 yıl içerisinde buraları göreceğimizi öngörmekteyim.
Çünkü artık bu işte deniz bitti, uzun süre artık tek rakamları banka kredisi oluşması mümkün gözükmemektedir.
Bu konuda son olara siz değerli okuyucularıma tavsiyem, oturmayı düşünmediğiniz konuta talip olmayın, içerisinde ticari bir faaliyet göstermeyi düşünmediğiniz iş yerine alıcı olmayın.
Yatırım planını tam olarak hazırlamadığınız, yeterli işletme sermayesini oluşturmadığınız sanayi OSB yatırımına mevcut süreç devam ederken kalkışmayın.
Hepinize sağlık ve esenlik diliyorum.