Av. Ali Kahraman / Avukat / Hukukçu Gözüyle /

EYLÜL’E İSYAN GİBİ

Sen betonlar içinde, ben senin özleminde
Sen yangınlar içinde, ben mazlumun türküsünde
Aydınlığı aradık karanlıklar içinde
Sen dünün hasretinde, ben yarınların derdinde

Sen bir yana, ben bir yana, dostlarımız bir yana
Bölünsek de, çözülsek de, başkaldırdık zamana

Güneşte kavruluruz kıraç topraklar gibi
Hazanda savruluruz serseri yapraklar gibi
Yalnızlığı yaşarız geride kalan gibi
Düşer düşer kalkarız her Eylül'e isyan gibi…            
                                                Ahmet KAYA
Ülkemizin suni olarak oluşturulan kaotik ortamdan kurtulması için kendi dinamiklerinden kopartılıp milli değerlerin yok edildiği bir askeri darbenin gerçekleştiği, 500 yıldır birlikte yaşayan Türk ve Rumlar’ın bir gecede düşman hale getirildiği ve istanbul sokaklarında etnik ve dini fanatizmin kol gezdiği, on binlerce Rum uyruklu vatandaşımızın ülkeyi terketmek zorunda kaldığı bir akıl tutulması ayının ismidir EYLÜL.
Bu ayda hepimiz güneşte kavrulup , hazanda savrulduk. Hiçbir şey ülkemiz adına eskisi gibi olmadı…
6-7 Eylül olayları,  Türkiye’nin Osmanlı’dan bu güne kadar bütün dünyaya örnek olan farklı etnik ve dini grupların yaşadığı bir ülke olmaktan çıkmasına neden olmuştur.
Ülkemizde Maraş ve Çorum olayları ile birlikte Etnik milliyetçiliğin en önemli ve en korkunç örneklerinden birisi olan bu vahşi mezalim sonucunda on binlerce insan evinden, barkından ve vatan bildiği Türkiye’den ayrılarak kendileri için gurbet olan Yunanistan’a göç etmişlerdir. Bu yaşanılan Vandalizm özellikle gayrimüslüm yabancıların Türkiye’ye ilişkin yüz yıllara dayalı vatan olgusunu ortadan kaldırmıştır.
Askeri darbe öncesinde Türkiye’de var olan vatan sevgisini suistimal eden belirli güçler Türkiye sevdalısı idealist gençliği devrimciler, ülkücüler ve islamcılar olarak üç fraksiyona bölerek birbirlerine düşman ettiler. Bu kör döğüşünde binlerce genç ömrünün baharında toprağa düştü. Ülkenin birçok fikir adamı öldürüldü ve bir darbenin meşruiyeti için kan akmasının önü alınmadı. Bütün bu olaylar ve ölümler bir gece yarısı okunan bildiri ile bıçak gibi kesildi…
Ülke, darbe sonrası hazırlanan yeni anayasa ile birlikte milli kimliğini kaybetmenin yanında vatan sevdalılarının geri plana itildiği günlere evrilmiştir. Artık büyük Türkiye idealinden bahseden insanlara ya düşman ya da meczup gözü ile bakılmaya başlanmıştır. Ülke serbest piyasa, liberalizm ve Avrupa Birliğine entegre olmak gibi hedefleri uğruna kendi öz değerlerinden uzaklaşmış ve madden olmasa da manevi olarak bağomlı bir ülke haline getirilmiştir.
28 Şubat süreci ile 17-25 Aralık ve sonrasında gelişen olaylarla birlikte bütün milli değerlerden hızlı bir kopuş yaşanmış ve canım Ülkem, gençlerin kaçmak için çaba gösterdiği bir despotik yapı olarak anılmaya başlamıştır. Bütün değerlerin içi boşaltılmış ve “ yalnızlığı yaşadık geride kalanlar olarak” kalmamıza neden olunmuştur.
Yani EYLÜL’e isyan ederek varoluşumuzu ve değerlerimizi yeniden hatırlamamız lazımdır.  Vesselam