20 Nisan 2024 Cumartesi   

EKONOMİK KRİZİN OLUMLU VE OLUMSUZ YANLARI

 

EKİM ayının ortalarına geldik. Yıllık fiyat artışı tüketici fiyatlarında yüzde 25’i, üretici fiyatlarında yüzde 46’yı buldu. Normal gidişat da bize yıl sonunda tüketici fiyatlarının en az yüzde 30, üretici fiyatlarının yüzde 50 düzeyine ulaşacağını gösteriyor.
Bu veri ne demek oluyor? Piyasa daralıyor. İnsanların alım gücü düşüyor demektir. Bu ekonomik gelişmelerin uzun ve kısa vadede olumlu ve olumsuz sonuçları olacaktır. Önce olumsuz sonucuna bakalım ve gerçekçi olalım.
Her geçen gün bir firma konkordata ilan ediyor. Bu firmalar tüm Türkiye’nin tanıdığı büyük holdingler. Bu bir nevi iflas demektir. Ancak ‘iflas etme’ cümlesini kolay telaffuz edemiyoruz. Kendimize yediremiyoruz belki de. Şu anda ekim ayının ortalarındayız. 2018 bitiyor. 2018 biterken, ödemeler de bir bir geliyor. Her işletmenin ödeme kalemleri var. Bu aylar ödeme ayları. Normal şartlarda mallar satılır ve borçlar birer birer kapatılırdı. Her firma üretimini bir şekilde yaptı. Ürünler vitrine kondu ama mallar satılamadı. Dolayısıyla tekstilci iplikçinin, kumaşçının parasını ödeyemedi. Plastikçi hammaddeyi, diğer sektör başka girdinin ödemesini yapamadı. Bu, domino taşı etkisi gösterir. Binlerce esnaf önümüzdeki aylarda kepenk kapatabilir. İşler açılmazsa, birisi sihirli değnekle dokunmazsa, ekonomik açıdan daha kötü günler görebiliriz. Önümüzdeki aylarda daha fazla kişi zor duruma düşebilir. Mevcut konjonktüre göre hareket etmekte fayda var.
Farklı farklı sektörlerde iş yapan insanlarla görüşüyorum. Söylenenler çok da iç açıcı şeyler değil. Önümüzdeki aylar ekonomi daha da durgunlaşabilir. Gelirimiz kadar harcamalı. Açık vermemeliyiz.
Gerçeklerle yüzleşirken, enseyi tamamen de karartmamak lazım. Her işletmeci, bulunduğu sektörde daha yeniyi, daha güzeli, daha kaliteliyi yakalamak için elinden geleni yapmalı ve üretmeli. Zaten ne geldiyse başımıza üretememekten geldi. Her şeyi ithal eder hale geldik. Doların düşük olması ithalata yaradı. Dolar şimdi yüksek ve ithalat artık avantajlı değil. İthal edilen ürünler bizim ülkemizde kurulacak fabrikalarda üretilebilir. Gerçekten devletimizin üreticilere yönelik güzel teşvikleri var. Bu teşviklerden mutlaka yararlanmalıyız. Üretim yapmaya uygun hem yerlerimiz hem de insan kaynağımız var. Ufak tefek pürüzlerle uğraşmak yerine, bütünü görüp üretim ekonomisine geçilirse gerçekten ülke olarak bize kimse çelme takamaz. Önümüzde Güney Kore örneği var. Adamlar 20-30 senede büyük mesafe kat edip, dünyayla yarışır hale geldiler. İğneden ipliğe üretim tesislerini harekete geçirmeliyiz. Çünkü her fabrika günümüzün kalesidir.  

Tarih: 16 Ekim 2018 Salı    Hit: 2495




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol