24 Nisan 2024 Çarşamba   

DUYGULARIMIZI YÖNETMEYİ BİLİYOR MUYUZ?

 

HERKES hayatının belli bir döneminde ya da belli bir anında zorlayıcı yaşam olayları veya bir durumla karşılaşmıştır. Hepimiz bu zorlu yaşam olayları karşısında belirli tepkiler veririz. Kimimiz çok öfkelenir, kimimiz baş edemeyip kaçar, kimimiz sadece susarız, kimimizde gücümüzü sonuna kadar kullanıp tartışırız. Hepimiz zorlu yaşam olayları karşısında farklı tepkiler verir farklı deneyimler yaşarız. Hayatımızın belli alanlarında bu zorlayıcı duygular çok güçlü bir şekilde bize doğru geldiğinde, o anda, o olayları deneyimlediğimizde kullandığımız yöntemler bizim geçmişimizde, yani çocukluğumuzda öğrendiğimiz baş etme yöntemlerimizdir. Bu güçlü duygular geldiğinde hepimiz içgüdüsel olarak çocuklukta öğrendiğimiz baş etme stratejilerimize döneriz.
Bu küçük kriz anlarında sahip olduğumuz kaynaklarımız olayın duygu yoğunluğunu karşılayamadığında ve bu duygu yoğunluğunun altında ezildiğimizde hepimiz kendi travma geçmişimize göre tepki veriyoruz. İşte tamda bu anlarda bakmamız gereken iki önemli husus vardır. Birincisi kendi ebeveynlerimiz stres anlarında zorlayıcı olaylar karşısında neler yaptıkları. İkincisi bizim zorlayıcı anlarımızda ebeveynlerimizin kriz anlarımızda bize nasıl müdahale ettikleridir.
Örneğin; Çocuğumuzla dışarıya o çok sevdiği bisküvili tatlıyı almaya çıktık. Ancak gittiğimizde bir baktık ki satıcı o çok sevdiği bisküvili tatlının kalmadığını yarın geleceğini söylüyor. Çocuk hayalini kurduğu bisküvili tatlıyı bulamayınca çok büyük bir hayal kırıklığına uğradı, belki çok öfkelendi ve bağırarak ağlamaya başladı. Ebeveyn olarak bizde bu zorlayıcı anı yönetemedik, çocuğumuzun duygu regülasyonunu sağlayamadık ve ona dedik ki, “Ağlamak yok, bak ne diyor amca kalmamış işte.. , Aaa bak herkes bize bakıyor.., Yarın geliriz işte beklemeyi öğrenmen lazım.., İstediğin olmadı diye ağlayamazsın. Her istediğin olmaz öyle..” Biz bu yanıtları verdiğimizde bu tepkilerle karşılaşan çocuk zorlu anlarda yani stres anlarında duygularını regüle etmeyi öğrenemez. Hatta büyüyüp bir yetişkin olduğunda muhtemelen bir hayal kırıklığı yaşadığında utanacak belki böyle bir duyguyu yaşamaya hakkı olmadığını düşünecek ve susup kalacaktır. Bunun yerine; “Biliyor musun çok haklısın.. O sevdiğin bisküvili tatlıyı almaya gelmiştik ama alamadık. Şu an zorlandığını görüyorum. Aradığını bulamadın ve hayal kırıklığına uğradın belki biraz öfkelendin. Ama biliyor musun kızman hatta biraz öfkelenmen çok normal.. bunda bir sorun yok.. Bu cevapları alan çocuk hem duyulduğunu, anlaşıldığını bilecek hemde büyüyüp bir yetişkin olduğunda duygularını tanıyabilecek ve o zor anlarını nasıl yönetebileceğini bilecektir. Duyulduğunu hisseden çocuk, ileride olumsuz duygularına alan açıp, kendi olumsuz duygularını hissetmesinde bir problem olmadığını bilip o duyguyu kendisinin deneyimlesine izin verecektir. Yani hissettiği duyguyu yok saymak yerine kabul edebilecektir, kontrol etmekten ziyade duygularını yönetebilmeyi öğrenecektir.
Yani stres anlarımızda verdiğimiz yanıtlar ve tepkilerde geçmiş yaşantımızda ki ebeveynlerimizin tutumlarını modellediğimiz doğrudur. Ama bunu farkedip bu döngüyü kırmakta bizim elimizde, işe duygularımızı fark ederek başlayabiliriz. “Ben stres anlarımda nasıl tepkiler veriyorum. Yok mu sayıyorum, öfkeleniyor muyum, susuyor muyum.. sonra ben böyle davranmayı ilk nereden öğrenmiş olabilirim. Bunları bulmak değiştirmek kolay değil ama fark etmeye başlamakta belki bir adım olabilir benim için.”

Tarih: 12 Aralık 2020 Cumartesi    Hit: 8536




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol