Vücudumuzun değişik bölgelerinde bulunan ve enfeksiyon
hastalıklarına karşı vücudumuzun direncini sağlayan lenf bezleri, bağışıklık
sistemimizin önemli bir bileşenidir.
Lenfomalar, lenfoid dokularda doğal olarak bulunan
lenfosit adı verilen hücrelerden gelişen kötü huylu lenf bezi hastalıklarıdır.
Lenfomalar başlıca iki tip olarak değerlendirilir: Hodgkin Tipi Lenfoma
(Hodgkin Hastalığı olarak da bilinir ve lenfomaların yaklaşık %15’ini
oluşturur) ve Hodgkin Dışı Lenfoma (tıpta Non-Hodgkin Lenfoma/NHL olarak
adlandırılır olguların yaklaşık %85’ini oluşturur).
Lenfomaların görülme sıklığı, erkeklerde yüz binde 6,9
ile kanserler arasında yedinci sırada iken kadınlarda yüz binde 5,2 ile sekizinci
sırada bulunmaktadır. Çok daha seyrek olarak çocuklarda da görülebilmektedir.
0-14 yaş erkek çocuklarda milyonda 24, kız çocuklarında ise milyonda 11,4
sıklığında görülmekte ve hem erkek hem de kız çocuklarında üçüncü sırada yer
almaktadır.
Lenfomaların genel olarak 80’den fazla alt tipi vardır ve
her birinin klinik tedavisi de farklılık gösterir.
Lenfomaya neyin sebep olduğu kesin olarak açıklığa
kavuşturulamamış olmakla birlikte araştırmacılar, bazı risk faktörlerini
belirlemişlerdir. Risk etkenleri şu şekilde sıralanabilir:
a. Yaş: Yaşlanmak, genel olarak lenfoma için önemli
bir risk faktörüdür ve vakaların çoğu 60 yaş ve üstü kişilerde görülmektedir.
b. Cinsiyet: Genel olarak erkeklerde lenfoma görülme
riski kadınlardan daha yüksekse de bazı alt tipler kadınlarda daha sık
görülebilmektedir.
c. Irk, etnik köken ve coğrafya: Beyaz ırkta lenfoma
görülme olasılığı daha yüksektir. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa en
yüksek lenfoma oranlarına sahip bölgeler arasındadır. Bazı lenfoma türleri,
dünyanın bazı bölgelerinde daha yaygın görülen birtakım enfeksiyonlarla
ilişkili kabul edilir.
d. Aile öyküsü: Lenfomalı birinci derece bir
akrabaya (ebeveyn, çocuk, kardeş) sahip olmanın, lenfoma geliştirme riskini
artırabileceği kabul edilir.
e. Bazı kimyasallara ve ilaçlara maruz
kalma: Bazı araştırmalar, benzen ve yabani ot ve böcek öldürücü maddeler
gibi kimyasallara maruz kalmanın lenfoma riskini artırdığını düşündürmektedir.
Kanser tedavisinde kullanılan bazı ilaçların da Hodgkin dışı lenfoma riskini
artırdığı gözlenmiştir. Ancak bu durumun hastalığın kendisiyle mi ilgili yoksa
tedavinin bir etkisi mi olduğu tam olarak belirlenememiştir.
f. Radyasyon maruziyeti: Atom bombası ve nükleer
reaktör kazalarından kurtulanlar üzerinde yapılan araştırmalar, bu kişilerin
NHL, lösemi ve tiroid kanseri de dâhil olmak üzere çeşitli kanser türlerini geliştirme
risklerinin arttığını göstermiştir. Hodgkin lenfoma gibi diğer bazı kanserler
için radyasyon tedavisi gören hastalarda, yaşamın ilerleyen dönemlerinde NHL
gelişme riski biraz artmaktadır. Bu risk hem radyasyon tedavisi hem de
kemoterapi ile tedavi edilen hastalar için daha fazladır.
g. Zayıflamış bir bağışıklık sistemine sahip
olmak: Çeşitli sebeplerle bağışıklık sistemlerini baskılayan ilaçlarla
tedavi edilenler, HIV’le enfekte kişiler, bazı sendromal hastalıklara sahip
olanlar gibi zayıflamış bağışıklık sistemine sahip bireylerde NHL riski
artmaktadır.
h. Otoimmün Hastalıklar: Romatoid artrit, sistemik
lupus eritematozus, Sjögren hastalığı, çölyak hastalığı (glütene duyarlı
enteropati) ve diğer bazı otoimmün hastalıklar, artan NHL riski ile
ilişkilendirilmiştir.
i. Bazı enfeksiyonlar: İnsan T-hücresi lenfotropik
virüsü (HTLV-1) ile enfeksiyon, Epstein-Barr virüsü (EBV) ile enfeksiyon, insan
herpes virüsü 8 (HHV-8), Helicobacter pylori, Chlamydophila psittaci,
Campylobacter jejuni, Hepatit C virüsü (HCV) ile enfekte olmuş kişilerde
lenfoma görülme riskinin arttığı gözlemlenmektedir.
j. Vücut ağırlığı: Diğer birçok kanserde olduğu gibi
bazı çalışmalar aşırı kilolu veya obez olmanın NHL riskini artırabileceğini
düşündürtmektedir.
k. Meme implantları: Nadir olmakla birlikte, meme
implantı olan bazı kadınlarda bir tür anaplastik büyük hücreli lenfoma (ALCL)
geliştiği gözlemlenmektedir.
Lenfomanın tipine ve vücutta nerede olduğuna bağlı olarak
birçok farklı belirti ve semptom görülebilir. Bazen büyük boyutlara ulaşıncaya
kadar herhangi bir belirti ortaya çıkmayabilmektedir. Aşağıda listelenen
belirtilerden bir veya daha fazlasının varlığı, mutlaka lenfoma olduğu anlamına
gelmez. Yine de sayılan belirtilerin varlığı halinde hekiminize başvurmanız
yerinde olacaktır:
·
Bacaklarda ve bileklerde şişkinlik
·
Karın ağrısı ve karında şişkinlik
·
Gece terlemeleri ve ateş
·
İştah ve/veya kilo kaybı
·
Titreme
·
Normal olmayan kaşıntı
·
Bitkinlik
·
Acı veya normalde olmayan fiziksel his
· Normal
olmayan yorgunluk/enerji kaybı
·
Kronik öksürük
·
Nefes darlığı
·
Bademciklerin şişmesi
·
Baş ağrısı
Maalesef lenfomalar için erken tespite yönelik kabul
edilmiş bir tarama metodu bulunmamaktadır. Bu nedenle kişilerin lenfoma
belirtisi olabilecek belirtileri bilmeleri ve bu belirtileri tespit etmeleri
durumunda bir sağlık kuruluşuna başvurmaları büyük önem taşımaktadır.
Lenfomanın tanısında en önemli basamaklar ayrıntılı öykü
ve fizik muayenedir. Öykü ve muayenede şüpheli bulguların tespit edilmesi
durumunda lenf nodu biyopsisi, kemik iliği biyopsisi, görüntüleme tetkikleri,
kan sayımı, kan testleri, biyokimyasal incelemeler gibi ek tanı metotlarına
başvurulur.
Hastalığın türlerine göre farklı tedavi yöntemleri
mevcuttur. Kemoterapi, radyoterapi gibi klasik tedavi metotlarına ek olarak
uygun hastalarda biyolojik tedaviler (monoklonal antikorlar), kök hücre nakli
gibi yöntemlere de başvurulabilmektedir. Biyopsi ve hastalığın durumunu tespit
amaçları dışında, cerrahi lenfoma tedavisinde nadiren kullanılmaktadır.
Her yıl 15 Eylül'de Dünya Lenfoma Farkındalık
Günü kutlanmaktadır. Dünya Lenfoma Farkındalık Günü, ilk kez 2004 yılında
Lenfoma Koalisyonu tarafından hastalığa yönelik bilgi eksikliğini gidermek,
hastalık hakkında farkındalığı artırmak, hastaların ve bakım verenlerinin
karşılaştığı duygusal ve psikososyal zorluklara dikkat çekmek için kutlanıldı.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de “erken tanı ve
tedavi hayat kurtarır” prensibinden hareketle ile her yıl 15 Eylül gününü
hastalığa yönelik dikkat çekmek, bilgilendirmek ve hastalık ve tedavisine
ilişkin güncel durumu gözden geçirmek üzere kutluyoruz.