Milli
Eğitim Bakanlığının (MEB) yüz yüze eğitime geçiş planlaması doğrultusundaki
ikinci aşamada, ilkokullar, köy okulları, 8. ve 12. sınıflar, lise hazırlık
sınıfları ile özel gereksinimli çocukların okullarında yüz yüze eğitim bugün
başladı. İstanbul Rumeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Koruyucu Sağlık
Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Özyaral, eğitime başlayan çocukların aileleri için önemli
uyarılarda bulundu.
İstanbul
Rumeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Koruyucu Sağlık Uzmanı Prof. Dr. Oğuz
Özyaral, okul, aile ve öğrenci üçgeninde koronavirüs salgınından nasıl
korunabileceği hakkında şunları söyledi;’’Bu noktada dikkat edilmesi gereken en
önemli konu hijyen. Hijyen kurallarının doğru öğretilmesi ve bunun oyunla
yapılması gerekmektedir. Ailelerin bunu korkutucu unsur olarak tanımlamamalı.
Korku ve endişe birbirine karıştığı zaman çocuklar için ileride travmatik başka
problemler ortaya çıkar. Olayı doğru ifadelerle anlatmak gerekiyor.”
HİJYEN
KURALLARINI ÇOK İYİ ANLATMAK GEREKİYOR
Prof.
Dr. Özyaral, hijyen kurallarının çok iyi anlatılması gerektiğini
söyleyerek“Çocuk doğup büyüdüğünde ‘oraya dokunma, kirlidir, ellerimizi
yıkıyoruz’ tanımlaması yapıyorsak bunun gene aynı şekilde devam etmesi
gerekmektedir. 3-4 yaşındaki çocuklar
maskesiz neredeyse çıkmıyorlar, onlar çok daha kolay ve çabuk öğrenebiliyor.
Yaşanılan bölgeyi de iyi tanımak gerekiyor. Etraftaki kişilerin sosyokültürel
durumu nedir ve nasıl davranıyorlar? Siz ne kadar anlatırsanız anlatın, dış
ortamdaki kişilerin davranışları da çocukların üzerinde olumlu ya da olumsuz
etkiler yaratacaktır. Halkla yapılan temasta, alışveriş süreçlerinde maskenin
önemini de defalarca dile getirmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Prof.Dr.Oğuz
Özyaral sözlerine şöyle devam etti;“Günde ortalama 150 farklı yere dokunduğumuzu
hesaplarsak sizden önce de oraya başkalarının dokunduğu hesaplandığında
binlerce faktörün ellerimiz tarafından kirlilik unsuru olarak alınabileceğini
biliyoruz” diyen Prof. Dr. Özyaral, “Yapılması gereken yemek yemeden önce ve
sonra, tuvaletlere girmeden önce ve sonra, dersliklere girmeden önce ve sonra
mutlaka ellerin bir antiseptikle temizlenmesi gerekiyor. Burada da bunu aşırı
uçlara kaçırmamak için öğretmenin ve ailenin rolü çok önemli. Bazı temizleyici
maddeler belli bir süreden sonra etkinliğini yitiriyor ya da sürekli
kullanıldığında egzama gibi sorunlar yaşanabilir. Doğal mikrobiyal yük kalktığı
için hastalık unsuru olan mikroorganizmaların girişi için bir odak noktası
olacaktır. Aşırıya kaçmadan en doğrusu su ve sabunla yıkamaktır. Sabunu da toplu
yerlerde sıvı tercih etmek gerekir” diye konuştu.
OKUL
YÖNETİMİ MUTLAKA DEZENFEKSİYON, ASEPSİ VE ANTİSEPSİ KURALLARINA UYMALI
Okul
yönetiminin üzerine de çok büyük görevler düştüğünü ifade eden Prof.Dr.Özyaral;’’
Okul yönetimlerinin dezenfeksiyon, asepsi ve antisepsi kurallarını mutlaka
uygulaması gerekir. Dezenfeksiyon, asepsi ve antisepsiyi birbirine
karıştırmamak gerekiyor. Dezenfeksiyon da dezenfektan maddeler yüzeylere,
masalara, yerlere ve eşyalara kullanılır. Oradaki ortamı mikropsuzlaştırma için
yapılan bir çalışmadır. Asepsi-antisepsi kurallarına bakıldığında insanın
elleri, vücudu için kullandığı ve dokunduğu yerlerden eline geçen
mikroorganizmaların kendisine bulaş getirip hastalık yapmaması ve aldığı
mikroorganizmayı bir başka yere taşımaması için yapılan sistemdir. Bütüncül
olarak bakıldığında hijyen kurallarından söz etmiş oluyoruz’’ diye belirtti.
HER
GÜN AVUÇ İÇİ KADAR KURU YEMİŞ TÜKETİLMELİ
Okula
gidecek çocukların beslenme çantaları için de önerilerde bulunan İstanbul
Rumeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Koruyucu Sağlık Uzmanı Prof. Dr.
Özyaral, her gün avuç içi kadar kuru yemiş tüketilmesi gerektiğine dikkat
çekerek önemli tavsiyelerde bulundu; “Beslenme çantalarının içerisinde hiçbir
şekilde kutulanmış ürünler koyulmamalı.Meyve suyunu kendiniz sıkıp çocukların
suluklarına yerleştirmelisiniz. Tercihim mevsim sebze ve meyveleri
tüketmeleridir. Mevsim olarak brokoli, karnabahar geldiği için onları çok hafif
haşlayıp sunmaktır. Bunlar C vitamini açısından oldukça yüksektir. Eğer çocuk
seviyorsa domates, biber yemelidir. Eser elementleri alması açısından mevsim
sebze ve meyvesi tüketmek çok önemli. Her gün ceplerine onların avuç içi kadar
1-2 adet badem, fındık, ceviz, kuru incir, kuru kayısı, kuru erik koyabilir.
Herkesin avuç içi kalbi kadardır. Kaju ve yer fıstığından kaçınıyoruz çünkü
çocuklar bunlara alerjik reaksiyon gösterebiliyor. Küçük yaştaki çocuklarımız
için bunlar hariç diğer kuru meyve ve kuru yemişleri tuzlanmamış, sade ürünleri
tercih etmeleri gerekiyor. Ayran, süt, kase yoğurt tüketmelerinde her zaman
büyük fayda var. Kalsiyum almadan D vitamini, D vitamini almadan da kalsiyum
bir işe yaramıyor. Demir ve B12 açığını kapatmak için tencere yemeklerini
yapmamız gerekiyor. Tencere yemeklerinin de en önemli özelliği günlük ihtiyaç
olan vitamin ve eser elementlerin net bir şekilde yemeğin suyuna geçmiş
olmasıdır. Bazı gıdalardaki besleyici unsurlar ancak piştiğinde yemeğin suyuna
geçerek bize fayda sağlayabilir.”
SİLGİ-
KALEM ALIŞVERİŞİ VE OYUN KURALLARINA DİKKAT!
Ailelerin
çocuklarına öğretmesi gereken küçük ama etkili birkaç nokta olduğunu ifade eden
Prof. Dr. Özyaral, sözlerini şöyle tamamladı:
“Çocuklar,
silgi ısırırlar, kalem ısırırlar, masaya bırakırlar, bu eşyaları ortak
kullanırlar… Burada hiçbir şeyin ortak kullanılmaması gerekiyor. Paylaşımın bu
şekilde yapılmaması gerektiği konusunda ailelerin bilgilendirmeye devam
etmeleri gerekmektedir. Çok küçük çocuklar için zor bir süreç çünkü onlar
koşup, birbirlerini yakalamak isteyecek. Oyun planlamacısı ve kurgulayıcısı da
mutlaka öğretmenlerin kendisi olmalı. Eğitimin en önemli parçası oyun oynayarak
öğrenmedir. Buradaki oyun kurallarını da MEB yeniden yazdı. Anne ve babaya bu
oyun kurallarını öğretme görevi de düşüyor. Arkadaşlarıyla yapacağı oyunlarda 2
metrelik mesafenin önemini anlatmak lazım. Bunların hepsi son derece önemli.
Çok küçük çocuklarımız için ne kadar bilgi tabelası asarsak asalım,
şemalaştırılmış, anime edilmiş karakterler çok daha önem arz ediyor. Kamu
spotlarını iyi takip edelim.”