Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
ve devam ediyor başkalarının hınçlarıyla
düşmanı gösteriyorlar, ona saldırıyoruz,
siz gidin artık
düşman dağıldı dedikleri anda
anlaşılıyor
baştan beri bütün yenik düşenlerle
aynı kışlaktaymışız
incecik yas dumanı herkese ulaşıyor
sevinç günlerine hürya doluştuğumuzda
tek başınayız. İSMET ÖZEL
Türkiye’nin siyasal tarihi İsmet Özel’in Sebeb-i Telif şiirinde yer alan yukarıdaki dizelerde ifade edilen düşüncelere uygun bir şekilde tezahür etti Türk Milleti için. Hep başkalarının aşkları ve hınçları ile yaşadık siyasi hayatımızı, kendimize ait bir önermemiz bir yaşam biçimimiz asla ol(a)madı. Dolayısı ile de Büyük İnsanlık İdealimiz de başkalarının büyük siyasi ideali sınırlarında boğulup kaldı.
Şimdi gelinen noktada savaş bitti. Tek başına kaldığımız bu süreçte yenenle yenilenin aynı kaderi paylaştığı bir sonucun muhatapları olarak kara günler için önümüze çıkarılacak yeni düşmanlardan önce canımızı acıtacak bir hayata alışmaya çalışacağız.
Herkesin gelinen sürecin sorumluluğundan kaçtığı ve yine masum halkın (Emekliler) günah keçisi ilan edildiği bu zaman diliminde, mikro milliyetçiliğin daha da güçlenmesi ve ciddi bir yabancı düşmanlığına doğru savrulacağımızı müşahede etmekteyiz.
Ülkemizin Eylül ayından itibaren ekonomik olarak bir rahata kavuşacağı ve asgari ücretliler başta olmak üzere alt ve orta kesimin nefes alacağını belirten ekonomistlerin bu öngörüsünün doğru çıkmasını ümit ediyorum. Aksi halde ülke yangın yerine döner ve huzur ve güven ortamı tamamen ortadan kalkar.
Yalnız gerek ülkeyi yönetenler gerekse muhalif kanadın bu gerçeklerden uzak suni gündem maddeleri ile uğraştığını görmek de çok can sıkıcı…
Üst üste gelen KDV zamları ve bir türlü dururulamayan enflasyon artışı ülkede korku ikliminin artarak devam etmesine neden oluyor. Mehmet Şimşek gibi deneyimli bir ekonomistin emekliler mazereti dışında somut bir önermede bulunamaması da korkuyu körüklüyor.
Türkiye’nin en önemli kaynak tüketen yapısı olan Kamu Kuruluşlarının ülkenin yaşadığı darboğazı hiçe sayarak kamu kaynaklarını hunharca kullanması ve bu konuda hiçbir gerçek deneyim mekanizmasının bulunmaması ülkeyi daha da bataklığa doğru çekmektedir. Kamuda bulunan insanlar asla kendi başına sahip olamayacağı imkanları kamu gücünü kullanarak elde etmekte ve hiçbir denetime tabi olmaksızın ve manen hiç kendisini sorumlu hissetmeksizin küstahça kullanmaktadır.
Elimizde tek alternatif olan İhracat konusunda bürokratların ve bankaların ikircikli ve risk almadan hareket etme güdüsü içerisinde olması, bu konuda da istenilen verimi almamızı zorlaştırmaktadır. Turizm konusu ise tam bir komedi… Halkımıza yasak hale gelen nadide güzelliklerimizi üç kuruşa elin yabancısına peşkeş çekmekle uğraşmaktayız.
Yani Büyük İnsanlık İdealimiz küçük insanların eline teslim edilmiş ve yok olmak üzere…