28 Mart 2024 Perşembe   

BU KRİZİ FIRSATA ÇEVİREMEZ MİYİZ?

 

TÜRKİYE ekonomisinin en önemli problemi döviz kurlarındaki yükselişlerin desteklediği enflasyondur. Dolar kurunu ve dolayısıyla enflasyonu kontrol altına almadan rahat edemeyiz. Nitekim beklenenler doğrultusunda Merkez Bankası bu hafta hatırı sayılır bir faiz artırımına gitti. Faiz 625 puan arttırıldı. Merkez Bankası’nın bu hamlesi piyasada biraz rahatlama etkisi yarattı. Faiz artırımının ardından döviz belli bir seviyede kaldı. Zaten Merkez Bankası’nın da amacı bu. Döviz oynaklığını durdurup, piyasaya güven aşılamak. Ticaretin daha kolay yapılmasını sağlamak.
Cari açığın en önemli sebeplerinden biri de ithal enerji. Petrol fiyatı son iki haftada yüzde 12 arttı. Gündemi aylardır meşgul eden ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı yeni bir boyut kazandı. Bugüne kadarki gelişmelere göre, ticaret savaşının kaybedeni Çin gibi duruyor. Amerika gümrük vergilerini açıkladığından beri Çin borsası yüzde 15 düştü. Bu dönemde Çin yuanı değer kaybetti. Tabii yuandaki düşüşün, Çin Merkez Bankası’nın kontrolünde olduğu söylenebilir. Ancak, Türkiye’nin içinde bulunduğu ülkeler grubuna iki taraftan baskı gelebilir: Çin hisselerindeki satışın etkileri ve yuandaki düşüşün gelişen ülke paraları üzerindeki yansıması. Özellikle yuan faktörüne dikkat etmek lazım. Çin bugüne kadar 60 milyar dolarlık Amerikan ürününe gümrük vergisi getirdi. Çin, ticaret savaşının ekonomik etkilerini yuanla dengelemeye çalışıyor. Yuanın değerini düşürerek, ihracat avantajı kazanmak istiyorlar. ABD’nin bu ay 200 milyar dolarlık Çin ürününe vergi getirdiği de düşünülürse, Çin yuan tarafını yine kullanabilir ve Çin kendi para birimini düşürebilir. Bu TL açısından da bir baskı yaratabilir de neyse gelelim bizim ekonomimizi ilgilendiren konuya.  
Türkiye ekonomisi açısından bir şeyler iyi gitmelidir. Petrol ve doğalgaz fiyatındaki artışlar bize rahatsızlık veriyor. Rus medyasında, Türkiye’ye satılacak doğalgazın bu kış yüzde 30 zamlanacağı haberleri çıkıyor. Son olarak yuandaki düşüşün devam etmesi muhtemeldir. İçeriye çekidüzen verelim. Dış gelişmeleri izleyelim. Ancak artık üretim ekonomisine geçmenin tam vaktidir. Türkiye her sektörde kendini silkelemeli. Yurt içinde imalat için her şey yapılmalı. İçeride dövizin yüksek olmasını fırsat bilip, üretime yeni olanaklar tanınması gerekiyor. İğneden ipliğe her ürün için bir seferberlik başlatıp, sanayideki çarkların dünden daha fazla dönmesine çaba sarf etmek gerekiyor. Bizim insanımızın sanayi geçmişi var. Gelişmiş ülkeler seviyesine gelebiliriz ama daha fazla eğitim ve daha fazla çalışmakla. ‘Her kriz bir fırsattır’ derler ya, durum aynen bu. Krizi fırsata çevirmek gerekiyor. Son olarak Ulu Önder Atatürk’ün de dediği gibi; “Tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlık ile mümkündür.”

Tarih: 18 Eylül 2018 Salı    Hit: 1336




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol