Mustafa SÖNMEZ / Araştırmacı / Yazar / İSAR

BİR ESAD GİTTİ, BİN FESAD GELDİ...

Temel, Dursun ile  daha önce defalarca izledikleri  bir film için sinemaya giderler. Filmdeki bir yarış sahnesinde Temel, Dursun’a bahse girmeyi teklif edip  siyah atın kazanacağını söyler. İddiayı kabul eden Dursun da beyaz atın. Sinema çıkışı Dursun, Temel’e sorar “Neden siyah at için iddiaya girdin benimle?” Temel cevabı yapıştırır ; “Sürpriz bekledim”.
2011’den beri  Suriye’de  olanların 2003’te Irak’ta olanlarla aynı sonucu vereceği halde, sebepleri değiştirmeden sonuçlarını değiştireceğine inanan siyaset tüccarları ile onların yılmaz savunucularının fıkrası bu.   
Irak’a saldırmak için Türkiye sınırlarının ve hava sahasının  kuzey cephesi olmasını isteyen Amerika’nın teklifini reddeden ortağı olduğu  Ecevit hükümetini bir gecede seçime götüren Bahçeli bu kez de Apo’nun (bebek katili-terörist başı) kapısını çalıp ikramiyesini  umut hakkına kadar büyüttüğü bir teklifle Pkk’nın lağvedilmei için çağrı yapmasınını istediği bir kampanya başlattı. Sembolik de olsa Dem’in grup toplantısına davet ettiği Apo’yu gördüğü tepkilerden sonra ‘dabilyu v’ dönüşü yaparak bu kez Dem temsilcilerinin İmralı’da ziyaret etmesinin yolunu açtı. Üç aydır bununla yatıp bununla kalkıyor hatta taharet alıyoruz.
Apo’nun kendisini ziyaret eden heyetle gönderdiği birkaç  maddelik ilk cevabında Türkiye’ye ‘paradigma çizmesi ve meclisi adres olarak göstermesi’ Bahçeli’nin her türlü pazarlığa kapalı olduğunu söylediği  teklifini biraz daha arttırmasını getirir mi? Göreceğiz. İşin, kimi çevrelerce  Apo’nun evlenmek istediğini söylediği şeklinde sulandırlıp, magazine makaraya sarılması ise kamuoyunda normalleşmenin sağlanması için bir araç gibi kullanılıyor gibi geliyor bana. O zaman dünür, dünüre sorsun; “Oğlunuz ne işle meşgul?”
Öncelikle bir taraf ın meseleyi “terör” diğer tarafın “etnik talepler” düzeyinde ele aldığını görmek lazım. Pkk’yı mutfak robotuymuş da Apo gelip fişini çekince duracakmış gibi  satmak  asıl sakıncalı olan. 40 yıldır onbin askerimizin-korucumuzun şehit olmasına kırkbin vatandaşımızın hayatını kaybetmesine, milyarlarca dolar kaynağımızın ülkeye yatırım yerine teröre karşı güvenliğe harcanmasına  Türkiye’nin ayağına bağ olmasına sebep olan bir sorunu böyle tek kullanımlık çözümlerle ortadan kaldırmak iddiasında bulunmak iyiniyetle saflıkla açıklanamaz.
Pkk’nın bölgesel bir örgütken Irak’ın işgali sonrası dünyanın gündemine girmesine seyirci olan bir hükümet tarafından yönetiliyoruz. Suriye’nin İsrail tarafından işgal edilmesine rağmenı fetih gösterilerinde payeyi kimseyi vermeyenlere inanmak için bir haklı sebep yok ortada. Elli çeşit ülkeden gelen, getirilen onbinlerce militanın binlerce tır silahla, askeri teçhizatla eğitilip donatıldığı yerde güdülen hedeflerden sadece Apo istedi diye vazgeçileceğine inanmak için de. Ne Irak’ta ne Suriye’de adı hangi üç harfli ile anılırsa anılsın  örgütlerin hamisi  Amerika’dır. Başkanı daha koltuğuna oturmadan biri sahibi olduğu otelin önünde iki araçlı saldırı ile hizaya getirilmek istenen Amerika. Tıpkı 1940’larda İsrail’in bugünkü istihbarat yapılarını oluşturan  çetelerin İngiltere’de yaptığı terör saldırıları gibi. Hem de Elon Musk’ın ürettiği araçlarla. Nasıl mesaj ama!...
Sonuç olarak Türkiye, kendi sorunlarını kendi çözecek, bölgede ve dünyada doğru çözüm ortaklarını bulacak, ittifaklarını kuracak akla da insana da yeterli miktarda sahip bir ülke. Ülkesinde adaleti sağlayamayan. milletine insanlık onur ve haysiyetine yakışmayacak, kendi açıkladığı açlık-yoksulluk sınırların altında hayat standardını reva gören, yanına, yanındakine beytül malın kapılarını menteşesini sökercesine açanların sadece birgün daha saltanat sürmeleri için ürettiği siyasetin bu ülkenin geleceğine hayır üreteceğine inanmak güç.
Bölgede yaşanan gerçeklerle bize satılan algıların arasındaki uçurumların farkında olanların günbegün birbirine eklenmesidir bizi kurtaracak olan. Varlığını muhalefetine borçlu bir iktidar tarafından yönetilmekten kurtarmalıyız bu ülkeyi. Milletin hiçbir ferdi kendisini çantada keklik gören siyaset tüccarlarına yüz  vermemeli artık. Kendisi için olması daçocukları- torunları için işi sıkı tutmalı. İnanılan her yalanın arkasından gelecek bir başka büyük yalanın bizi gazetelerde Moskova’yı fethettiğini okurken Berlin’de Rus tanklarının arasında kalan Almanlara çevireceğini unutmayalım…Meselelere Fransız da kalmayalım.
Haydi Allah’a emanet…