Bayrampaşa’yı en iyi Bayrampaşalı esnaf bilir
Muhammer Kütük hem siyasette, hem STK’larda
hem de iş hayatında Bayrampaşa için önemli bir isim. Genç yaşta başlayan iş
hayatı deri, iplik, pırlanta ve inşaatla devam ederken, yakın zamanda
hayvancılık alanınada yatırım yapmayı hedefliyor. Lokomotif işi inşaat olan
Kütük, şu an 5 ayrı projeyi de aynı anda yürüterek böyle bir dönemde önemli bir
iş başarıyor.
• “Ülkemiz için güvenli geleceği inşa
ediyoruz” sloganıyla yola çıkan Kütükler Yapı, Bayrampaşa’nın katma değerine
değer katan deneyimli, dinamik ve öncü kuruluşlarından biri. Kütükler Yapı
Yönetim Kurulu Başkanı Muhammer Kütük ile firmalarının kuruluşundan, hangi
sektörlerde faaliyet gösterdiklerine, Bayrampaşa’nın dünü, bugünü ve geleceği
ile ilgili konularda bir röportaj gerçekleştirdik.
SİZİ TANIYABİLİR MİYİZ?
Babam Yusuf Kütük, 1954 yılında ailesiyle
birlikte Kuzey Makedonya’nın Pirlepe şehrinden eski adıyla Manastır’dan göç
etmiş. Ben de 1980 yılında Terazidere Mahallesi’nde doğdum. Evli ve 2 çocuk
babasıyım. Geçmişte dönemde 2009-2014 yılları arasında Bayrampaşa Belediyesi
meclis üyeliği yaptım. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında aktif olarak görev
alıyorum. Pirlepeliler Derneği Başkan Yardımcılığı yaptım. Rumeli Türkleri Kültür
ve Dayanışma Derneği Genel Merkez yöneticisiyim. Teraziderepor’da as başkanlık
yaptım. Öğrenim hayatımı bitirdikten sonra iş hayatına atıldım. İnşaat
sektörünün yanı sıra deri, pırlanta ve iplik sektöründe de faaliyet
gösteriyoruz.
KÜTÜKLER YAPI’NIN KURULUŞUNDAN BAHSEDER MİSİNİZ?
Ben ve ağabeyim Sinan Kütük, 2011
yılında Bayrampaşa’nın katma değerine
değer katmak için yola koyulduk ve Kütükler Yapı’yı kurduk. Ağırlık
Bayrampaşa’da olmak üzere İstanbul’un farklı ilçelerinde projeler yapıyoruz.
Yaptığımız inşaatlarla Bayrampaşa’nın hem çehresini değiştirmek hem de modern
bir görünüme kavuşmasını istiyoruz.
BABANIZDAN ALDIĞINIZ BAYRAĞI İLERİLERE
TAŞIMAK ADINA NELER YAPIYORSUNUZ?
Babam Yusuf Kütük ve ailesi 1954 yılında
Türkiye’ye göç ederken oradaki bulunan mülklerini ve arazilerini hibe ederek
Türkiye’ye göç etmiş. İstanbul’da sıfırdan hayat kurmuşlar. Babam bir süre
tekstilde ve deri tabakhanelerinde çalışmış. Daha sonra İtalya, Almanya ve
İngiltere gibi ülkelerden triko makinelerini Türkiye’ye getiren ilk insanlardan
biri olmuştur. 1992 yılında deri fabrikasını, 1996 yılında ise iplik
fabrikasını kurdu. Türkiye’nin en büyük deri ham maddecilerinden biridir.
Çorlu’daki fabrikamızda ham deri işlenip hazır hale getiriliyor. İplik
fabrikasının yüzde 60’ı iç piyasaya yüzde 40’ı ise dış piyasaya gitmektedir.
Babam şuanda emekli. Biz ağabeyimle ile birlikte bayrağı devraldık. Babamın
birçok siyasetçiyle arası çok iyiydi, ama hiç siyasete girmedi. Kendisini
siyasete davet edenleri de ‘Benim işim sanayicilik. Ben memleketimdeki
insanlara iş imkanı sağlayarak ve üretim yaparak Türkiye’ye faydalı olmak
istiyorum’ derdi. Biz de kendisinden
öğrendiğimiz iş ahlakıyla Bayrampaşa ve ülkemize elimizden geldiğince hizmet
vermeye çalışıyoruz.
DİĞER SEKTÖRLERDEKİ FAALİYETLERİNİZ HAKKINDA BİLGİLER VEREBİLİR MİSİNİZ?
Yaklaşık 14 yıldır Pırlanta sektöründe Tek
Taşçı ve Sing Diamond diye iki ayrı firmamız bulunuyor. Tek Taşçı firmamızla
genellikle iç piyasaya çalışıyoruz. Sing Diamond ile de Tayland başta olmak
üzere dünyanın bir çok ülkesine ürün veriyoruz. Tayland ve Türkiye’de iki tane
pırlanta fabrikamız bulunuyor. Türkiye’de bulunun bazı ünlü markalara da toptan
mal veriyoruz. Dünyadaki tüm pırlanta fuarlarına katılım sağlıyoruz. İplik ve
deri fabrikalarımızla da iç ve dış piyasaya hizmet vermeyi sürdürüyoruz.
İNŞAAT ALANINDA BAYRAMPAŞA’NIN EKSİKLERİ SİZCE
NELERDİR?
İstanbul’da yaşayan herkesin
önünden geçmek zorunda olduğu ilçemiz hak ettiği değere bir türlü
ulaşamıyor. Bizden daha eski olan ilçeler ile bizden sonra yeni ilçe olmuş olan
semtler dahi her gün katma değerine değer katarken, Bayrampaşa sürekli yerinde
sayıyor. Bayrampaşa İstanbul’daki ilçeler arasında yüz ölçümü olarak en
küçük 3 ilçeden biri. Bakırköy her zaman konum olarak değerli bir yer. Ama gidip
bir görün mimarisini günümüz şartlarına uygun olarak gelişimini sürekli
yeniliyor. Başakşehir veya Bahçeşehir düne kadar bizim için Trakya’ya
yakın bölge olarak adlandırılırken, şimdi İstanbul’un yaşanabilecek en güzel
bir kaç ilçesinden biri oldu. Alt yapısı, yeşil alanları, sosyal kültürel
alanları, ibadethaneleri, meydanları, yani imar planları doğru şekilde
projelenmiş, otopark alanları, yaşanabilecek konutlarıyla insanları cezbeden
ilçeler haline geldiler. Bayrampaşa’nın çağdaş bir kent görünümü maalesef yok.
Metropol içinde bir kasaba görünümünde. Bir türlü hakettiği cazibe merkezi
haline gelemedi. İnsanların daha iyi şartlarda yaşaması için Bayrampaşa’ya yeni
bir imar planı getirilmeli. Bayrampaşa 11 mahalleye sahip 12/50 yükseklikte
olan imar planlı bir ilçe. Yani kat yüksekliğimiz çok değilken her bina zemin
artı 4 kat iken doğru planlamayla yüksekliklerini arttırarak
ada bazlı projeler üreterek Bayrampaşa’yı denizsiz bir Bakırköy
yapabilirdik, yapabiliriz de. Doğru planlama ile yeşil alanları, otoparkı
ve meydanı olan bir ilçe haline gelebiliriz. Anadolu yakasında parsel
büyüklüğüne göre imar verildiğini görüyoruz. 700 m2 bir arazide
bina yüksekliği farklı, 1200 metre yan parselde bina yüksekliği farklı
oluyor. Önemli olan parsel birleşmesinde sabit 1250 m2 şartı değil toplanabilen
metreye göre imar, otopark alanı, yeşil alanı çoğaltabilmek. İstanbul’daki çok
eski ilçelerin Bayrampaşa’mızın her türlü konumda önüne geçtiğini görünce
üzülüyorum.
YENİ DÖNEMDEKİ HEDEFLERİNİZ NELERDİR?
2021 yılının Ekim ayından itibaren inşaat
sektöründe bir durağanlık söz konusu olmaya başladı. Döviz artınca haliyle
maliyetler de yükselince birçok firma projelerini askıya almak zorunda kaldı.
Biz herşeye rağmen projelerimizi devam ettiriyoruz. Diğer çalıştığımız sektörler
genellikle ihracat üzerine olduğu için çok sıkıntımız olmuyor. Sadece iç
piyasada bir daralma söz konusu oldu. Döviz stabil olmadığı sürece de iç
piyasanın düzelmesi de zor görülüyor. Çok güzel bir ülkemiz var. Kıymetini
bilmemiz lazım. Hem sağlıkta, hemde ekonomide normale dönüş sağlandığı taktirde
Türkiye 2022 yılından sonra, 2025’te tarih yazar ve dünyada ilk 5 ülke arasında
söz sahibi oluruz diye düşünüyorum.
RÖPORTAJ: CEMİL SAĞLAM