Hepimizin az çok bildiği üzere ülkemizdeki işletmelerimizin genel olarak ağırlığı aile işletmelerimizdir.
Ülkemizde bu konuda yapılan araştırmalarda bu işletmelerimizin yüzde 70’i, 30 yılı doldurmadan faaliyetlerini sonlandırmaktadırlar.
Bu olumsuz süreçte ağırlıklı olarak kötü sonuçlar kuruculardan sonraki nesillerde olmakta.
İkinci, üçüncü son olarak dördüncü nesiller üzerindeki araştırmalarda ülkemizde sadece yüzde üç-beş arası firmalarımız dördüncü nesli görmektedir.
Dünya’nın ilk beşyüz aile şirketine ülkemizden sadece 5-6 firmamız girebilmekte bunlar.
Koç ailesi, Sabancı ailesi, Anadolu grubu, Rönesans grubu, Borusan grubu gözükmekte.
Dünya’da ikiyüz yıl ve üzeri hayatını devam ettirebilen 5586 firma mevcut.
Bu firmaların
3146 adedi Japonya
837 adedi Almanya
222 adedi Hollanda
196 adedi Fransa’da
1185 firmada dünyanın geri kalan muhtelif firmalarında mevcut.
Burada bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Bu 5586 firmanın nerede ise yüzde sekseni Japonya’da ve Almanya’da. Neden diye düşündüğümüzde aklımıza ilk gelen bu iki milletin insanının kuralcı çalışkan ve dürüst insanlar olmasıdır. Bu meziyetlere sahip olunca firmalarda uzun ömürlü oluyor diyebiliriz. Bu kısa tespitlerden sonra ülkemizdeki firmalarımız neden kısa ömürlü olduğuna bakalım.
Öncelikle ülkemizde birlikte iş yapma, paylaşma, müzakere etme, uzun vadeli plan yapma ve nitelikli eğitim konusunda çok ciddi eksikliklerimiz mevcut.
Bunun yanında ticaret hukukumuzda da çok ciddi eksiklikler ve açıklar mevcut. Bunlar oluncada şirket ömürlerimiz kısa olmakta.
Bu konuda yaşadığımız bir başka sorun ise, büyük heyecan ve azimle kurulan işletmelerimizde ticari olarak başarı gelince aile ve ortakların özelliklede eşleri adeta şirketin evlerdeki yönetimleri haline gelmekteler. Kendi amaç ve emekleri doğrultusunda eşleri yönlendirmekteler.
Şu ortağın eşi şunu almış, bu buraya gitmiş, sen olmasan bu şirket batar, en çok sen çalışıyorsun vs söylemler en sık yaşadıklarımızdır.
Bu söylemler birikmekte ve bir süre sonra şirketin merkezi dedikodu kazanına dönmektedir. Bu da şirketlerin sonunu getirmektedir.
Bir başka sorun çocuklardır. Belirli yaşı geçen gençlik yaşına ulaşan çocuklar şirket içerisinde ise kendilerini patron olarak görmeye başlamaktalar. Babanın hissesinin sahibi gibi davranmakta diğer ortağa ve ortaklara karşı terbiye sınırlarını aşan davranışlar içerisine girebilmektedirler. Bu davranışların daha ağırını çalışan yöneticilere ve işçilerde yapabilmektedirler.
Bir diğer sorun,
Şirkette yönetici olan kişi ve kişiler
şeffaflıktan ve hesap vermekten
hızla uzaklaşmakta.
Bu da şirketin sonunu getirmektedir.
Hedeflediğimiz ileri ülkelerde;
Aile şirketlerinde ana konu;
Çalışmak,
marka oluşturmak
dürüstlük
kârlılık iken
Ülkemizde ise;
Şirketlerde, babam bana şirketi ne zaman devir edecek. Ben haklıyım. Konusu öne çıkmaktadır.
Dünyada şirketler üzerinden yapılan güven endeksinde ülkemiz yüzde 5 ile sonlardadır.
Bu konuda Kuzey Avrupa ülkelerinde oran yüzde 95’e kadar çıkmaktadır.
Bu kötü sonuçlardan kurtulabilmek için izlenecek yollar dünyadaki tecrübelerle sabittir.
Öncelikle;
Şirketlerinizde
Şeffaf olacaksınız
Adaletli olacaksınız
İstişareye önem vereceksiniz
Bunun bir üst seviyesinde ise
Şirketlerinizin yapısına uygun
Kaliteli danışmanlardan süreki
Görüş almak gerekmektedir.
Münkünse aile büyüdüğünde her ortağın yönetim kurulunda tek temsilcisi olmasına dikkat edilmesi gerekmektedir.
Kendi ailesini temsilen yönetim kurulunda görev alan kişi, aile şirketindeki kararlarını kendi ailesi içinde almalı bu yolla ana şirkette karar alma süreçleri hızlı olmalıdır.
Bu konuda ülkemizde yaşanan ana sorunlardan biride
Aile ve ortaklar dışında ailelere katılan gelin ve damatlardır.
İstisnalar hariç bu katılan gelin ve damatları şirket yönetimlerine sokmayan işletmeler daha uzun ömürlü olmaktadır.
Son olarak, bir işi kurarken bir gün işi nasıl sonlandıracağınızda düşünmeli bunu müzakere edip yazmalısınız.
İşin ilk başlangıcındaki heyecan ve azim bu sonun hiç gelmeyeceğini düşündürür.
Ama gerçekler böyle olmamakta ve bir sürü kavgalar gürültüler ve suistimaller oluşmakta. Buda büyük emeklerle kurulan işletmelerin sonu olmaktadır.
Hoşçakalın