29 Mart 2024 Cuma   

Necmettin Sönmez / Sonart Yön. Kur. Bşk. / Üretim Kanadı

ACI GERÇEK DEPREM

 

 Merhabalar saygı değer Paşavizyon okurları.     Sevgili okurlarım sözün bittiği acı ve kahırların tavan yaptığı bu şartlarda konuşmanın çok zor olduğu ortamda, bir şeyler yazmanın beni bu kadar zorlayacağını tahmin etmemiştim. Korkunç olayın üstünden bir ay geçtiği halde canlı olarak çıkma hayallerinin yok olduğu şu günlerde bile, yıkıntıların önünde oğlunun, kızının, babasının, annesinin, eşinin, dostunun cansız bedeninin çıkmasını bekleyen. Mezarın’ı belirli günlerde ziyaret edeceği mezar taşının olmasını umut eden insanlar var. Mezarına defnedilebilmeyi bile kabul etmiş insanlar var.
Derneğimiz tarafından organize edilen yardımların dağıtım ve denetlemeyle ilgili olarak bölgeye giden kardeşim dernek gönüllüleri “Birkaç gün daha kalsaydık psikolojik bunalıma girecektir” diyorlar. Birde orada yaşamak mecburiyetinde olan bölge halkını düşünün. Her adımda bir deprem, her adımda bir acı. Nereye baksan o korkunç depremi hatırlatan yıkıntılar.
Nasıl oldu da bu hallere düştük, nerede yanlış yaptık? Nasıl oldu da bu kadar ileriyi görmeyen yöneticilere teslim edildik bilemiyorum. Devletin devlet olma özeliği yok olunca, devletin denetleme organları işlevliğini kaybedince, devletin uzun vadeli planlama programları yok edilince ve kişilerin kendi maddi çıkarlarının toplum çıkarlarının üzerinde tutulunca sonucun böyle olması kaçınılmaz oluyor. Her şeyi kısa vadeli ve güncel düşünülüyor, uygulamaları da güncel oluyor.
1999 depreminden sonra İstanbul risk altında olduğu kısa zamanda ciddi büyüklükte bir depremin Marmara Denizi’nde olacağı tahmin edilmişti ve Marmara Denizi’ne kıyısı olan ilerin bu depremden ciddi olarak etkileneceği defalarca deprem bilimcileri tarafından söylendiği halde eski tas eski hamam devam ediyor. Halen su toplama havzalarına yüksek yüksek binalar yapıldı ve yapılmaya devam ediyor.
Ecdadımız İstanbul’u kurarken yedi tepe üstüne kurmuş. Hiçbir şey bilmiyorsan Ecdadınla gururlandığın kadar ecdadının yaptıklarından ders almalı. Eski İstanbulluların çoğu bilir, şu anda devasa ucube binaların yükseldiği İstanbul’ un çukur bölgeleri tarım alanları idi. İstanbul’u tarımsal ihtiyaçlarının çoğunu buralardan temin ederlerdi. İstanbul’un güneyinden sadece narinceye ve meyve gelirdi. Sebze ihtiyacı İstanbul’un çevre köylerinden temin edilirdi. İstanbul’un çevresinde şu anda köy mü kaldı? İstanbul’un içinde 1999 depreminden sonra planlayıcıları tarafından deprem toplanma alanı olarak ayrılan sahalarda şimdi koskoca binalar var.   Ne oldu tedbir? Ne oldu yaşananlardan ders alma? Para uğruna hepsini unuttuk, unutturuldu ve evinin yanı başındaki deprem toplanma alanına bina yapılırken bile çevre halkından kimse “Orası bize ayrılan bölge buraya bina yapamazsınız” demedi. Ve ya dedirtmediler. Korkutulmuş halk hiçbir haksızlığa karşı gelecek gücü kendinde göremiyor. Sindirilmiş halk korkuyla kaderine razı olmuş bekliyor.
Bu durum sadece İstanbul’da böyle değil. Türkiye’ nin bütün ilerinde böyle. Deprem bölgesindeki illerimizde de durum aynı. Alüvyonlu verimli tarımsal arazileri imara açan yönetimler, dere yataklarına yüksek bina yapmaya ruhsat veren belediyeler, üç kat ruhsatla temele başlayıp altı kat yapanlar ve onu İmar Barışı denilen ucube yasayla imarı yasal yapanlar, yapı statüsü veren yönetimler, velhasıl baştan aşağı kokuşmuş bir sistem. Siyasetçisi, Bürokratı, Yerel yöneticisi, Müteahhit’ i hepsi bu sistemden nemalandığı için de sistemi değiştirmek istemeyen siyasi otorite. Ölen binlerce insanımızın ahı hepsinin üzerindedir.
Adem köyündeki toprağını satıyor büyük şehirde bir inşaat’ ta bir süre çalışıyor. İşin ne kadar başı boş olduğunu ne kadar denetimsiz olduğunu görüyor. Ve bir iki sene içinde müteahhit oluyor. Bu iş bu kadar basit. Bu ülke bu kadar mimarı, bu kadar inşat mühendisini niye yetiştiriyor? Ey yasa kurucular bu cahil, eğitimsiz, gözlerinde para kazanma hırsından başka hiçbir şey olmayan kişilere bütün hayalleri ömrü boyunca ailesiyle birlikte yaşayacağı bir yuva sahibi olma umudu kuran vatandaşını nasıl teslim edersin? Vatandaşını hiç mi düşünmezsin. Türkiye’ de dört yüz bin den fazla Müteahhit varmış her halde. Türkiye de hiçbir eğitim almadan en karlı ve en basit yapılabilen bir meslek. Tüm Avrupa ülkelerinde yirmi bin civarında Müteahhit varmış. Helal olsun size. Türk insanı bu şekilde umutsuzluğa ve ölüme terk ediyor. Topa, tüfeğe gerek yok.
Ukrayna – Rusya savaşında çok büyük bir yıkım ve vahşet var diyorlar fakat bizde depremde kaybedilenin yarısı kadar bile insan kaybı yok. Makalemi aşmamak adına bu konuda yazacaklarımı diğer sayıma bırakıyorum. Bu sayımla birlikte Paşavizyon on beş’ inci yılına giriyor. Öncelikle sizin teveccühünüz ve ilginizle bu günlere gelen Paşa vizyon ekibini kutluyorum. Başta sayın Cemil Sağlam olmak üzere bölge halkına on beş yıl boyunca hizmet vermek, bu ekonomik zorluklara rağmen hiçbir sayısını aksatmamak, hakikaten öz veri ve mücadele örneği.
 Bu hizmetin devamı için, ismini veren bölge halkımızın daha duyarlı olmasının gerektiğini belirtiyor, nice on beş yıllar diliyorum Paşavizyon ailesine.
 Hoşça kalın sağlıklı kalın.

Tarih: 15 Mart 2023 Çarşamba    Hit: 1017




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol