24 Nisan 2024 Çarşamba   

Mustafa HATİPLER / Prof. Dr. / Rumeli Mektupları

İNSAN, İNSAN-I KAMİL VE ÜSTÜN İNSAN ÜZERİNE BİR TUTAM KELAM (I)

 

NEDİR insan?
Neden yaratılmıştır?
Nasıl bir varlıktır?
Bizim kültür ve anlayışımızda insan; ”Elif okuduk ötürü/Pazar eyledik götürü/ Yaratılanı severiz/ Yaratan’dan ötürü” çizgisinde olandır. İnsan; yeryüzüne Allah’ın halifesi olma özelliğine sahiptir. 
Konuşan, susan, düşünen, üreten, ağlayan, gülen, seven, nefret eden, korkan, korkmayan, doğan, ölen ve öldüren bir varlıktır insan.  İnsan bir yanıyla kan ve irinden ibaret olsa bile bir yanıyla “ezdad-ı cami” dir. Yaratılmışların en mükemmeli yani eşref-i mahlukattır. Bunun yanı sıra insan, gönüldür. Yeryüzündeki tüm canlılar içinde: “Ölürse ten ölür, canlar ölesi değil”  gerçeğiyle şerefyab olandır. “Lekad haleknel insane fi ehsani takvim” olarak ifade edilen ve kendisine “Elem neşrahleke sadrek” diye hitap edilen varlıktır insan. 
Bütün kutsal kitapların muhatabı olma özelliğine sahiptir insan. Ve insan, Can Yücel’in: 
“Çiçek sulandığı kadar güzeldir, 
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli, 
Bebek ağladığı kadar bebektir. 
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin, bunu da öğren, 
Sevdiğin kadar sevilirsin...” diyerek her şeyin onda gizli olduğunu söylediği varlıktır. 
İnsanı böyle bir yazı kapsamında anlatmak elbette kolay değildir. Dünya üzerindeki yaşamın merkezinde insan vardır. İnsanın tarifinde bu kadar zorlanılıyorsa, insan-ı kamil yani kemale ermiş insan nasıl anlatılır? İnsan-ı kamil; ne demek? İnsan-ı kamil nasıl olur, kimdir? İnsan-ı kamil olmak nasıl bir haslettir?
İnsan-ı kamil; gayreti, aşkı heyecanı ve insanlığa verdiği yüce değerleri olan insandır. Büyük usta Karakoç’un veciz ifadeleriyle İnsan-ı kamil; “Yırtılan kentlerin içinden hakikat semenderi olarak çıkmak”tır. İnsan-ı kamil; “Benlik duygusunu çarmıha gerdikten sonra ruhunun İsa’sını doğuran, perdeleri, ön yargı perdelerini yakan, mahşerin üç atlısı karşısında ve hatta “ölüm ateş ve silah karşısında dimdik ayakta duran,”uygarlığın gelip saplandığı ölü noktaya İskender’in kılıcını indiren ve böylece çıkmazda dört yol ağzı, kuru kayada pınar, toprakta zemzem olan”dır. 
İnsan-ı kamil; “Ateş dağının zirvesinde miraca başlayan ve tarihi ateş kırbacıyla arıtan”  İbrahim’dir, zindanı ve sarayı birlikte yaşayan Yusuf (A.S.)’tur, Musa (A.S.)’dır, Süleyman (A.S.)’dır ve: “Kentin ortasında bir kayanın üstüne çıkarak ve yüzünü saraya dönerek” kafa tutan ve emanetin kutlu buğdayını tarlalara” serpen ve sırf doğrunun peşinde olduğu için başı kesilen Yahya (A.S.)’dır, emanetin türbedarı olan  ve testereyle ikiye biçilen  Zekeriyya (A.S.)’dır ve Roma’nın çarmıhını işe yaramaz kılan ve hatta  çarmıhını omzunda taşıyan, kör gözleri açan, felçlileri yürüten, ölüleri dirilten mucizevi bir doğumla gelen  ve mermerde gül yetiştiren İsa (A.S.)’dır..  İnsan-ı kamil; tek tek mucizelerin değil, bütün mucizelerin olağan bir dokuda koluna güç verdiği, Hira’nın ve hicretin  kutsal yolcusu Muhammed (S.A.V)”dir...
İnsan-ı kamil; “önce aşk vardı”  diye haykırabilendir. Sevmeyi, sevgiyi, karşılıksız sevmeyi hayatının olmazsa olmazı yapmasını bilendir. Ateşin etrafında dönen pervaneler gibi dostluk ateşi, sevgi ateşi, kardeşlik ateşi, aşk ateşi etrafında döne döne yanmayı göze alandır. Yanmadan aydınlatamayacağını bilendir.
Bu konuya devam edeceğiz.

Tarih: 18 Ekim 2016 Salı    Hit: 1331




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol