21 Nisan 2025 Pazartesi   

İbrahim GÜLLE / Diş Hekimi /Ağız ve diş sağlığı

İMPLANT DOSYASI: İMPLANT VE TARİHÇESİ

 

Merhaba değerli okurlarım. Bu aydan itibaren yeni bir yazı dizisine başlıyorum. Dental implantlarla ilgili geniş kapsamlı bir çalışma olmasını hedefliyorum. Öncelikle ‘implant nedir’den ve implantın tarihçesinden biraz bahsedelim.
Eksik bir dişin yerini doldurma çabası, insanlık tarihi kadar eski bir mesele. Antik çağlardan beri birçok yöntem, teknik ve malzeme denenmesine karşın, günümüzde en geçerli ve en popüler malzeme titanyum implantlardır. Şu an “implant nedir” diye sorduğumuzda, en basit ve popüler tanımıyla, çene kemiğine yerleştirilen ve üzerine yapay dişin monte edildiği titanyum diş kökleridir diyebiliriz. Temel olarak implantlar doğal diş kökü gibi davranır; kemikle uyumludur, sabit durur ve size kaybettiğiniz çiğneme işlevini geri kazandırır.
Peki ama eski medeniyetler için implant neydi? Bu ‘küçük’ buluşun hikayesi sandığınızdan çok daha renklidir. Gelin bir bakalım.
İmplant fikri yeni değildir. İdeal malzeme arayışı oldukça uzun zaman insanoğlunu meşgul etmiştir. Arkeolojik bulgular bize MÖ 2000 - MS 1000 dönemlerinde eski Mısırlıların, Çinlilerin ve Mayaların eksik dişlerin yerine implant olarak kabuk, taş, kemik ve hatta bambu kazıklar gibi materyaller kullandığını gösteriyor. Örneğin, MS 600’lerde Mayalarda bir kadının çene kemiğine yerleştirilmiş deniz kabuğu, deniz minaresi parçaları bulunmuş hatta yapılan incelemelerde bu kabukların kemikle başarıyla kaynaştığı görülmüştür. Ancak bu kabuklar doğal dişler gibi dayanıklı olmadığından, implant açısından ideale uzaktır.  Eski Mısır’da ise kölelerden toplanan ve altın tellerle sabitlenen dişlerin kullanıldığı; Romalıların demir implantları denediği bilinir, ancak bunların genelinde başarısızlık oranı yüksektir. Orta Çağ ve Rönesans Dönemi’nde Avrupa’da ölü insan veya hayvan dişleri kullanılmış ancak enfeksiyon ve reddetme sorunları yaygın olarak görülmüştür. Osmanlı’da da 17. yüzyılda fildişi veya hayvan dişleri kullanılırdı, sonuç aynı. Yine o dönemlerde, 1700’lerde porselen dişler geliştirildi, fakat kırılganlık nedeniyle implant olarak kullanılamadı. 1800’lerde altın ve platin çubuklar kemiğe yerleştirildi, ancak bu materyaller de kemikle kaynaşamadıkları için başarısız oldu. Böyle böyle kaybedilen dişlerin yerine ne yapılmalı diye sürekli bir arayış devam etti. Ta ki 1952’de İsveçli bilim insanı Per-Ingvar Brånemark, titanyumun kemikle kaynaşabildiğini keşfedene kadar… Bu buluş, diş hekimliğinde bir devrim yarattı. 1965’te ilk titanyum implant bir hastaya takıldı ve o implant, tam 50 yıl boyunca sorunsuz çalıştı! O zamandan günümüze titanyum implantlar tasarım, yüzey özellikleri, sterilizasyon, üretim teknikleri gibi birçok alanda çok fazla yol katetti. Hatta artık sadece titanyum da yok, metal alerjisi olanlar için zirkonyum implantlar üretildi. Şu an öyle bir seviyedeyiz ki 3 boyutlu tasarım yapılarak hastaların çene kemiği şekline göre kişiye özel implantlar dahi üretilebiliyor.
Dental implantlar antik dönemin deneme-yanılma yöntemlerinden, titanyum ve dijital teknolojinin sinerjisiyle günümüzde %95’in üzerinde başarı oranına ulaşmış durumda. Brånemark’ın keşfi, diş hekimliğinde devrim yaratmış ve milyonlarca insanın yaşam kalitesini artırmıştır. Ben bu ayki yazımda her yerde gördüğümüz, okuduğumuz klişelerin biraz dışına çıkmak istedim ve dental implantların tarihçesinden çok yüzeysel olarak bahsettim. Tarih boyunca deniz kabuğundan titanyuma uzanan bu yolculuk hakkında genel kültürünüze az da olsa katkı sağlayabildiysem ne mutlu bana. Gelecek yazılarımda tedavi boyutu hakkında detaylara yer vereceğim.
Kalın sağlıcakla.

Tarih: 19 Mart 2025 Çarşamba    Hit: 1305




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol